Bir doğum, bin boğum
Bir kaç heves, bir nefes
Ömür dediğin bu mu?
Bir haykırış, bin pişmanlık
Ah, vah, eyvah
Eskimle vedalaştım artık
Dönemiyorum elveda
Çünkü artık öbür yanım var bensiz üşüyen
Akşam sakinliğinde boşalan yollarda
Gece yarılarına dek volta atamayacağım
Çekirdek çıtlata çıtlata
Bir dağ yıkılıyor sessiz sedasız
Bir dağ yıkılıyor yersiz zamansız
Kimselerin üzerine göçmeden
Kendini gömerek göçüklerine
İniler sessiz sessiz
Kimselere duyurmadan sesini
Bana dönük yüzünü güneş eyle ısınayım
Üşümüşlüğüm artıyor gün geçtikçe
Zamanın en zemheri halindeyim
Hep şubat hep şubat ve hep şubat oldu ömrüm
Dört mevsime bölündüm
Ama her mevsim kış
Mevsimler sevda sunarken makamlı makamız
Doğa açmışken tertemiz bağrını
Yıldızlar el ele mırıldanırken yıllar boyu
Neden herkes kendinden çıkıvermiyor
Dışarı fırlamıyor kabuğunu kırarcasına
Neden kendini yaşama salıvermiyor
Nice isyanlarımı susturdum
Durdurdum içime gömerek
Kıydım nice baharlarıma
Kışı seçtim senin için
Ama anlamış değilsin hala
Kardelenler toprağa değil
Gel varalım şu yaylaya
Gidelim gel yol bizimdir
Kanalım bir güzel suya
Coşalım gel sel bizimdir
Söyletsin aşk dilimizi
Kışı erken bastı ömrümün
Henüz gün ortası
Baharı erken göçtü ömrümün
Bitmemişken ölüm voltası
Yedilere merhaba derken
Tuttu elimden yetmiş yediler
İşte geldik gidiyoruz
Bazen mavi demler
Bazen turuncu pembeler
Kimi zaman da siyah beyazlarla
İşte geldik gidiyoruz
Yaşadık derdi gamı ama sevdasız
Ahh…sevebilseydik keşke
Anlayabilseydik birbirimizi
Güzellikleri sunabilseydik keşke
Tozpembeleri reva görseydik birbirimize
Ama biz bir yudum toplum büyütemedik
Biz sevdayı dostluğu aşkı büyütemedik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!