Ben, kralların aptallıklarına rahatça gülebilmek için soytarılık yapıyorum.
Attila Şanbay
Merak etme, geç kalmam
Çünkü gelmeyeceğim...
Bir gün ben o trenden
Artık inmeyeceğim...
Sana her gelişimde
Buradan trenlere
Bir sabah sakallarımı kesmeye karar vermek kadar kolay seni unutmak.
Biraz su, biraz sabun; lavabodaki minik girdaba karışıp gider
yüzümde kalan kokun, dokunuşun.
Ve benim yeni bir yüzle, yeni bir adam olarak
yeniden hayata tutunuşum...
Sigaramın dumanı halka şeklinde çıkıyor,
Üstelik saat 15:15
Yaşasın!
Beni düşünüyor olmalısın....
...Ve bundan utanmalısın,
Mızıkamda neşeli nota basan tuşeler,
Kırılıp suya düştü ve battı birer birer;
Kaldı geriye yalnız, ağıt çalabilenler...
Parmak uçlarımdaki sızılar hep tazeler...
-Attila Şanbay
İçimde uçan kuşlar, durmak bilmez misiniz?
Varılmayan yerlere neden sevdalısınız?
Beni yordu gayretkeş kanat çırpışlarınız,
Siz camlara, duvara çarpmaktan bıkmadınız...
-Attila Şanbay
Mutluluktan mabadı tavana vuran kişiden sanatçı olmaz. Bunun dışında, ayrıcalıklı bir kesimin borazancılığını yapmak da sanat olmaz. Sanatçı kişinin, hem kendisi hem dünya hem düzenle ilgili meseleleri olmalıdır. Masmavi denizler, büyük aşklar üzerine yazılmış görünen sözlerin çoğu, karanlık odalarda, sıkıntı içinde yazılmıştır oysa. Ki işte onlara olan ihtiyacın yoğunluğundan ve yokluklarından, aslında olduklarından daha güzel anlatılmışlardır. Sanat, elindeki acıları mutluluğa dönüştürmek, öyleymiş gibi göstermek simyasıdır.
Sanat, çaresizliktir.
-Attila Şanbay
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!