Erkek denen mahlûk, Cihan’a sürgün,
Lâkin hoş yermiş Arz, değil be üzgün,
Ta kovulduğunda... kandırılmıştı,
Kanar durur be gönlü, o güüün bu gün!
Yarâbbi... bu ne eza... ne eziyet ki bana?
Ben ne yanlış yaptım, ne ettim... ne yanlış sana?
Cehenneme hazırım, görüyor - biliyorsun,
Hoş, külüm de kalmadı... yaktığından bu yana.
O oda yansıtır mı acaba hiç o sesleri?
Havası verir mi geri... solunan nefesleri?
Lâ’ları - nota’ları da durak’ları - es’leri
O günleri, sazı - sözü, o tizleri - pesleri...
Biz bir koyun sürüsüyüz, çobanımız yok bizim!
Pek aklımız yoksa bile verenimiz çok bizim!
Bir ABD - AB diye battık gırtlağa kadar!
Bu da demek oluyor ki ikbâlimiz bok bizim!
Ne kadar dilesem de... varsın, “OLMAZ! ” buyursun,
O koyunda yatarken... sanki benle uyursun,
Hayâl, benim hayâlim.... olmasan da ıyalim
Bu şiir bu durumuuu, oku! Sana duyursun.
Yaşlandım yaşlanmadı ölsem de ölmeyecek!
Gönlüm var ya şu gönlüm sızısı dinmeyecek!
Söyleyemedim ama yazdım şiirlerimle,
Okursa anlar ancak yoksa ki bilmeyecek!
Bıçak izi kapanııır, bak ki bu kapanmıyor.
Göz izi bu! Atakan elbet boşa yanmıyor.
Kime desem de bunu, gülüp de inanmıyor.
Kendisi mi? bilmiyor... bilse bile sanmıyor.
Ot gibi adamım ben... kâinatın yaşında!
Herkesle vardım, birdim... tâ Big Bang’in başında,
Ne zamân ki vakt erdi, bilmem suyu - aşında?
Geldim ana - baba’dan! “Son, musallâ taşında! ”
Herkes ki her birimiz bu yoldan yolcu gelir,
Görmek için yüzünü, her an işin olaydım!
Gülümserken görünen köpek dişin olaydım!
Öyle seviyorum ki... seni, öyle ki kadın,
Seninle olmak için... hattâ çişin olaydım!
Susacak artık, Perşembe’nin sesi,
Ve duyulmayacak... o gül nefesi,
Tek bitmeseydi de yok olaydı, yok!
Atakan’ın, varsa her ne’yi - ne’si.
Kala - kala kaldı, 1 hafta zaman,
Müdürüm ben Kadir Peşmen sizinle görüşmek istiyorum.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Atakan Bey...
Hakkında konuşmadan önce çok düşünülmesi gereken biri.. hissedebildiğim kadarıyla, mükemmeliyetçi, hiperaktif, dost ve çok sadık bir arkadaş.. hep var olun Atakan Bey..