Kendime gülümsedim..
kim olduğumu bilmeden..
Düşünerek yazmazdım
yazdıklarımdan dökülemezdim aksi halde
ve tutamazdım kahrolası gönlünden
Ben
Tüm üretimlerden arda kalan bir hurda yığınıydım
Çelik özünde
Sen
Gecenin çığlıksı aydınlığı
Tufalde parlayan ateş
Daraldım insan sesleri
Uzaklaşın kulaklarımdan
Usul salıntılarda öksüz bir salıncak
Paslansa da tüm piyano telleri
Yürek yontusu yaşam
Kimsesiz çam altlarında bekleşip duruyor
Annesi babası yok muydu?
Elinde gökleri tutan o muydu?
İntihar mı pusu muydu?
Kandırılmaya müsaitti diyorlar doğru muydu?
Kimse bilmiyordu ne oldu nasıl oldu
İskenderun sahilinde bir kadın cesedi kıyıya vurdu..
Birazdan çarpıp kapıları gitmek var
Kumsalda yürümek var yalınayak şubat ayında
Düşmek var su damlası misali toprağa
Olmak var.. olmamak var..
Birazdan yıkıp kendini tekrar inşa etmek var
Kadın..
Ruhu düşleri kadar engin
Teni dağ esintilerinden ılık
Yüreği okyanus tınısı
Daha ne kadar nefret edebilirim senden
Nerelerini dişleyip acıtabilirim teninde
Nerende soldurabilirim güllerimi
Karanlıkları nerelerinde dokuyup
Nerelerimden kan diye akıtabilirim
Dizeler arasında dağılmak
Bir incecik kağıt helva gibi bükülürken dudaklarında
Aklıma gömüyorum şimdi an denen düşmanımı
İçimde zerreler halinde ölüm taneleri
İçimde camı kırık pencereler
Küçücüktün
Dokunamadım ellerine
Elim değse incinir miydin acaba?
Sesin dünyanın en güzel sesi
Teninde bin bir mevsim çiçekleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!