seni seyrederken ben
bugün ilk defa
kendime ait bir şey olsun istedim
bugün
ilk defa ben
İlk çığlıklarımdı.. kendi sesimde boğulduğumda artık her şeyin bittiği ve ölüme sarıldığım anlara yakınlığımdan korktum.. tıpkı yanındayken senden korktuğum gibi.. lakin bile bile insanların kendi korkularını yaşama olasılıklarını.. tutamadım kendimi.. ne yapayım.. korkumun zafer çığlıklarını duydum.. senin gözlerinden geliyordu.. gözlerin, üsküdarın beşiktaşa bakışıyla izliyordu beni.. yakınlığında uzak.. bilindik yabancı..
gittin.. belirgin sonun kaçınılmaz gerçekliği buldu beni.. seslerim sustu.. viyadük kenarlarında dolaştım.. düşerim belki.. atlamak cesaret isterdi.. yapamadım.. belki bir rüzgar eserdi de hani şöyle bir savuruverirdi eteklerimi.. saçlarım gözüme girerdi de belki düşebilirdim o zaman, göremezsem basacağım yeri…
gittin.. hiçbir uçurum beni istemedi.. sensizim diye mi? Bilemedim.. sensizlik neydi onu bile bilemedim ki.. acemi konsomatrislerin kendilerinden utandığı gibi utandım sana dokunamayan ellerimden.. tırnaklarımda kalmıştı girdapların.. söküp atamadım..
Tüm ağrılarım yalnızlıklarımı buluyor nedense… sırtını yaslayacağın insan yoksunluğu devasa özgürlüklerin ardına gizliyor ısınma ihtiyacını.. aşk.. üç kelimede oyun döngüsü… aşk sıkılgan bir gelincik gibi… zorlamanın soldurmaktan ötesine gitmediği….
Saklanıyorum bendim ardına.. tüm kazaklarımı söküp teker teker yumaklara batırır gibi batırıyorum tığları çarşaflara… aşk.. yine bulanmazda… bunca gizem bunca inat.. bunca itiş kalkış ve bunca itiraz… aşk? Bir şarkının unutulan ama yine de öylesine mırıldanan sözcükleri gibi.. ağzından çıkan anlamsız ses kırıntılarını ardına bırakman gerektiğini anlamak ise… acı mı? Değil.. sadece gerçekçi…
Kozalakları bilir misin? Eline alsan buruştursan su vermesen hatta ağaçtan koparsan bile uzunca bir süre olduğu haliyle korur kendini… lakin kupkuru bir sonbahar gibidir içi… yüze güzel içe lal… bir de tepinirsen üstünde……….
Zülalce
zülüf düştü mü gönlüne
bir fincan da çay oldu mu
hele de rüzgar kondu mu
şeker niyetine
salıver yelkovanları akrepleri ve tüm takvimleri geçmişe..
suya değdi ayakların
yüreğime değer gibi
nergis buketin ellerinden intihar etti
her bir yaprağında bir gülümseyişin
kanun hükmünde beni terk etti
Radyodaki kadın sesi
Haydi düşle sözlerimi
Hangi satırda kırıldı dizlerim
hangi aşkla kazındı bileklerim
hangi gün ışığı durdu gözlerinde
yıkarak gidenlerin
Adının ilk harfinde başlıyor ahlarım sana
İlk seste
Bela ekiyorum toprağına
İkinci harfte
Öyle coşkun ki sevgim
sana beni bağışlayabilirim
ve umudun en ulusunu
en taşkın saatlerimi
hatta gençliğimi
Nöbetçi Aşık
o aşina şarkıyı çal, dinleyim
sen bir daha çal
ben bir daha dinleyim
aşina bu gözlere bu yürek
Talebelerin disiplin cezaları
it dalaşı
tutuklamalar olmalı
mermiler patlamalı
ve polis memurları mermilerin sahibini hiç bulamamalı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!