Nehir yüreğinde küçük bir damla
Deniz gözlerinde hırçın tek bakış
Bir sana açılan yeşil köz çağla
Olmaktı amacım yetmez bu akış
Siyah tül gecene düşteki seda
Gecenin serin ışığı ay gibiydi ellerimdeki yüzün
Sabaha durmuş yüreğimi harabeye çevirmeden önce
Cam kenarlarına
Menekşe yanına diktiğim yaşlarım büyüyor şimdi
Sahibimiz sensin diyor salınırken öylece
Birgün bir marangoz çıktı karşına
Kaba bir işçiliğe tabi tuttu
Bilmedi narin bir manolya olduğunu
Birgünse bir ressam seni karaya boyadı
Zifirinin altında renklerini görmeden
mehtap aydınlığı odada
yaramaz sevda kırıkları koşturur
yakarcasına
acıtıp kaçarcasına
salınıp canı dipsiz kuyulara atarcasına
Sıralıydı kuraklıklar
Bir avuçlarıma bir gözlerime
Gözlerim seyirmelerin ellerinde
Hüzünün kırklanmış haliyle
Ağır aksaklığı çıldırtan bir sessizlik
Ne gidiyor rahat bırakıp
Her parmağıma bağlı bir düş vardı bir zamanlar
Her birinin ağzı bir karış açık
Her birinin istekleri farklı
Sabahlarım cümbür cemaat bağırışlarıyla başlardı
Gecelerim tek tek rüyalarıma girişleriyle renkli
Hepsinden kahkaha duymak için koşar koşar koşardım
sesimi mi unuttum
bir köşede
hani bana en muhteşem baktığın anda
yoksa sen mi yoktun da
ben kaldım
çığlıklarımın ayazının yakıcılığında
Biliyorum öyle
Ya da böyle bir yer var
Hani bakışların aynı ışıktan süzüldüğü
Bulut bulut
Yağmur ıslağı
Uzun bir seyahat
Kitapsız
Kılavuzsuz
Sarhoşluğunda içtiğinin
Her nefeste
Yalpalamak düz çizgi üzerinde
Şu düzeni tepetakla olmuş
Dünyada
Ayaklarımdan yapışsam göğe
Gökte dolaşsam yer yerine
Ben olsam tepetakla
Dünya terse
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!