Bakarım bir sonbahar akşamı,
Eski pencereden manzaraya.
Huzur dolar açtığımda camı,
Bilirim artık yer yok hataya.
Çıkar mı ki bu akşam sabaha?
Yârin hakkı gönüle talanmış.
Pirim ukba bekliyor bizleri.
Varı yoku vareden çalabmış.
Pirim ukba bekliyor bizleri.
Hatam piri gönülle görmekmiş.
Yolcu oldum da çıktım yola,
Yol yoldaşım olmadı bana.
Gecem gündüzüm senin ola.
Benim olan kalmadı bana.
Ben beni ister idim benden.
Gözümden gönlüme akan,
Sen misin Pir-i Sultanım.
Özümden sözüme kalan,
Sen misin Pir-i Sultanım.
Uyandığımda gördüğüm,
Saadet olmaz kâr, pirden olur mu yâr?
Ben cihana çokum, Hakka varasım var.
Kul kuldan ziyade, ol deli divane...
Şimdi Şah'ım ile, Hakka varasım var.
Şair sözü yalandır derler.
Sözüme ne diye inandın?
Dünya yalandır der erenler.
Pir sözü, yaşayınca andın.
Şahım bu dünya gelir geçer.
Azât eyle beni, ey ruhumdaki azazil.
Olma yanımda, canım alır iken azrail.
Sabret, sabır ile yansa da aciz yüreğim.
İstemez, taştan kabrime koyma gül, karanfil
Yolcu yola çıkanda, yol yolcuya yoldaştır.
Bir ceylan gözlüye meftun oldum.
Koydum cânı, cânana kul oldum.
Rabbim iki cihan bir eylesin.
Âşık ismi ile mâna oldum.
Senin aşkın beni viran eyler.
Şah derdin dermanı bir zalimdedir.
Bak derdim sefası pir alimdedir.
Kah serdim fermanı kir mazimdedir.
Hak verdim erbabı mir kalbimdedir.
Âşık Şah-ı Kebir
Çıkılsın yola edilsin gaza.
Bütün düşmanlar boğulsun yasa.
Masumlar görsün etmesin tasa,
Bu koca güruh dağılır elbet.
Yarından gayrı bilinmez tezi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!