Aşık Şah-ı Kebir
Âşık fâni olanda,
Mâşuk fariğ olanda,
Dostu ırak bulanda,
Sitem eyler yüreğim.
Kızıl lale dünümdür.
Kader de aklı baştan atmak yazılı.
O halde bize, yolda delirmek düşer.
Gelmişim geçmişim bir yerde kazılı.
O halde bize, yola ram olmak düşer.
Şiiri yazan da yazdıran da O'dur.
Ey fâni hayatın bâki karası.
Sözlerim bir oktur, yürek yarası.
Yaşam denen iki nefes arası,
Onu da Hak'kı ile vere Pirim.
Dert zahirinde, derman batınında.
Kaderinde bir kapı kapananın,
Ardından bin kapı açılır elbet.
Yolunu dost yoluna adayanın,
İstikamet cehennem olur elbet.
Ola ki kalben sorun yaşananda,
Olanla olduk, ölenle öldük.
Solanla solduk, sönenle söndük.
Serveti kalbte bilenle gittik,
Cevheri bende sananla döndük.
Eğriyi eğri, doğruyu doğru,
Kendi alemimde müritsiz bir şeyhim.
Cihan beldesinde mürşitsiz bir gencim.
Canım candan eder ise bilmem ama,
Aşk yolunda şüheda bir yürek bendim.
Elimde asayla gezdim dağı taşı.
Bu namert halinle iki cihana Sultan olsan nolur?
Zikrindeki cehaletle uçmağa mihman olsan nolur?
Dilinde sadece Haram ile şerri tutar olmuşsun.
Kamu alem önünde tövbe edip adam olsan nolur?
Şah-ı Kebir'e attığın iftira dillere destandır.
Feryad eder güller.
Nicedir bülbüller?
Vakti bir gelende,
Gelip geçer günler.
Gönül sızısıdır,
Gülistan eyledin beni Hak ile.
Gönül sultan oldu sana bak ile.
Hicranı kaldırmaz bende nâr ile,
Zikrimi fikrimi dilden pak ile.
Yanıldım gözüne ceylan bakışlım,
Ey ki ikincisi olmayan tanrı,
Şah'ın bu dünyada niye tek kaldı?
Tekliği sana mahsus bilir idim.
Şahım bu dünyayı niye mert sandı?
İnsan ki her zaman, her şeye hazır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!