Bugün kara gün, 4 Nisan doksan yedi,
Başbuğun uçmağa çıktığı o gün.
Öyle bir ateş ki, kar buz eridi.
Milyonca bozkurtu yaktığı o gün.
Yine böyle bir gündü, yağmıştı kar.
Dün çıktın karşıma ruhumelalim
Gördüm benden gitmiş, yâd el olmuşsun.
Tufandın kalbimde vefasız zalim
İçimi titretmeyen bir yel olmuşsun.
Sığındığım yurttun deli çağımda
Acıyan canımsın
Kaybolan yanım
Gözlerinin şavkında bıraktım korkuları
Gamzenin çukurunda
Tüm intiharlarım.
Hecenin sırrına erince insan
Kelamın fazlası zulüm olurmuş.
Her türlü cefayı görünce insan
Gamdan uzak kalmak ölüm olurmuş.
Gecenin ardında vardır bir sabah
Yusuf muydu kuyuda
Yoksa kuyuya atan mı
Karanlık uykuda
Firavun muydu Musa’yı bekleyen son
Yoksa Musa mı
Bir imkânsız aşk ki sevda çölünde
Her kum tanesinde serap var sandım.
Rezil rüsva oldum gönlün elinde
Ne ondan vazgeçtim ne de usandım.
O pamuk prenses ben şaşkın cüce
Uzakta değilsin sol yanımdasın
Gözlerin ruhumun taht köşesinde
Kalp adı verdiğim vatanımdasın
Gönlüme can yürür billur sesinde.
Saçının lülesi prangam benim
Yusuf’u kuyuya atarken daha
Mısır’da sultanlık vermişti Rabb’im.
Eyüp yarasıyla eylerken dua
Bilcümle yarasın sarmıştı Rabb’im.
Bir avuç toprakla bir damlacık su
Bugün benim ruhum öldü,
Namazımı kılmadılar,
Musallaya almadılar.
Salası da okunmadı, duası da.
Ne bedenden soydular
Ne kefene koydular.
Bir şiir tadında yaşanır hayat
Gerçekler hayaller ardında saklı
Binlerce anlama gelse de heyhat
Sözcükler ruhlara hepten yasaklı.
Her dize bin gece hüznüne denkmiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!