Türk’üm dedim, ırkçılıkmış,
Vallah bunu bilmiyordum.
Diğerleri farklılıkmış,
Vallah bunu bilmiyordum.
Türk’üm dedim, günahkârım (!)
Beş bin yıllık bir hikâye
Şu âlemde şer tükenmez
Hürriyetse büyük gaye
Oğuzlarda er tükenmez
Metehan’ım çığ eritir
Türküler beni söyler,
Beni anlatır
Bir dem hoş eder kalbi,
Her dem ağlatır.
Yürek ne, sevda ne bildim bileli
Türkülerim sustu benim,
Ne kavalım inler dertli dertli
Ne sazım sırdaş artık bana.
Turnalar selamsız geçer göğümden
Sunam derin uykularda şafaklarca süren.
Demir dağı eritti
Binler çeri yürüttü
Düşman kökün kuruttu
Bilge Kağan Kurtları
Dönmediler hiç geri
Tut ellerimden öğretmenim
Uçur beni gökyüzüne
Bir uçurtma misali rengarenk
Tut elimden rüzgarlara karşı dimdik
Yükselt en yükseğe
Yükselt en yüceye
Kim sana güvenmiş , ben güveneyim.
İki karışlık, üç kuruşluk dünya
Sen gibi köhne, aciz, viraneyim
İki karışlık, üç kuruşluk dünya.
İşin, gücün yalan dolan değil mi?
Ya yıkılsın cümle cihan
Ya da utan Ey Müslüman
Açlıktan ölürken bir suçsuz bebe
Hangi namaz kurtarır seni söyle
Hangi oruç sana kefaret
Sarmışken ruhunu
Uzaktasın sevinç, huzur
Yakındasın ölüm kadar
Gidişinde zaman durur
Gelişinle ömür başlar.
Sensiz düştüm bu sevdaya
El açtım yoluna, tek şey diledim
Vermediysen Rabbim vardır bildiğin.
Başka şey istemem onu ver dedim,
Vermediysen Rabbim vardır bildiğin.
Kulum iste dersin vermesi benden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!