TUZ ve IŞIK
(Mat. Mar. Luk.)
“Arzın tuzu sizsiniz. Yitirse tuz tadını,
Kazanamaz bir daha o tuz eski tadını? ”
AĞAÇ ve MEYVESİ
(Mat. Luk.)
Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size
Kuzu postu giyinip girerler içinize.”
Meryem gebe kalınca uzak bir yere gitti,
Doğum sancısı hurma ağacına sevk etti.
“Keşke ölüp gitseydim, unutulsaydım” dedi.
Aşağısından ona şöyle bir nida geldi:
“Daha sonra namazda ona gelir melekler,
Salihlerden bir elçi Yahya’yı müjdelerler.”
“Allah, kendisinden bir kelimeyi tasdikçi,
Nefsine hakim olan o efendi bir elçi.”
Çalacaktır kapı bir gün;
Gönülsüzce, bir hal ile,
Açacağız o gelene.
Bakacağız üzgün, üzgün:
“Geldin bize ne hal ile”
Yağdı bağa kar dağ gibi,
Dağda bir delik tağ gibi,
Tağdan görünen çağ gibi,
Çağda an’ımı kaybettim.
An’ım nurdan bir an idi,
Hevayla dolan kalpler boş hislerle kararır.
Hikmetle dolan kalpler hoş hislerle ağarır.
---
Geleceğin sür’ati maziden anlaşılır.
---
Bu gün biraz uğradım çarşıya, pazarlara,
Sarf-ı nazar eyledim gezinen insanlara.
Gönlümü delip geçti narin, ince bakışlar,
Kulağıma uzandı acıklı yakarışlar.
Ey nefsim!
Vahdet deryasına girip,
Vahidiyeti dal da bil.
Kesret âlemini geçip,
Yare giden yollardan birisini seç gönül,
Muhabbet deryasını bir kulaçta geç gönül.
Ölüm yare ulaşma, ölümden korkma sakın,
O bembeyaz kefeni coşku ile biç gönül.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!