Şu kalbimin gecesi ne karanlık bir gece;
Kalbimi dolunaysız bırakma Ey Sultanım.
Şu dilimden dökülen anlaşılmaz bir hece;
Dilimi salavatsız bırakma Ey Sultanım.
Hayat İsm-i Hay’dan gerçek,
Dolaylı; ‘Sonsuz Nur’dandır.
Dolaysız; ‘Siyah Çekirdek’,
Muhammed’in nurundandır.
Hayat uçuşan kelebek,
Allah’ın selamı, sevgisi ve şefkati üzerinize olsun.
“Demek ‘et turuku illalah bi adedi enfasi’l-halaik’ (Allah’a giden yollar mahlukatın nefesleri adedincedir) hakikattir, mübalağa değil; belki noksandır.” (1)
denmiş, evet öyledir, muhakkak hepsi de iyi, güzel ve doğru yollardır fakat, bu yolların içinde en iyisi, en güzeli ve en doğrusu tevhiddir.
Allah’ın sevgi, şefkat ve merhameti üzerinize olsun.
Bu yazımızın konusu; Allah’ı görmek mümkün müdür veya Allah istediği varlıklara görünür mü? Sorularının cevabını bulmaktır, inşallah ve biiznillah.
“İndiği zaman necme kasem olsun ki (Parça parça inmiş ayetlerin her bir inişi kanıttır ki) arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır. O, hevasından da konuşmuyor. O, kendisine vahyedilen vahyden başka bir şey değildir. Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O. Ve O, en yüksek ufukta idi. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti. Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? (onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?) Ant olsun onu, başka bir inişte daha gördü. Son sidrenin yanında. Ki onun yanında oturulan bahçe vardır. O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu. Göz şaşmadı ve azmadı.” (Necm: 1-17)
Bismillahirramanirrahim
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile başlarım.
Allah’ım! Senden şu 111 güzel isminin ve burada zikredemediğim diğer bütün isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum, lütfedip diğer bütün isimlerini de zikredilmiş kabul eyleyip öyle tecelli eyle, ey Sınırsız, Eksiksiz, Noksansız ve Benzersiz Güzel Allah’ım.
Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Konumuz; insanın sebepler açısından dıştan gelen eğitimle ve kendini eğitme yoluyla zekâ olarak geldiği noktada elde ettiği, ahmaklık, şeytanlık ve aptallık (saflık) halleridir.
Ahmaklık ve şeytanlık halleri genellikle yersiz, vakitsiz ve gereksiz olarak, önceden ihtimali gelebilecek tehlikelere karşın kullanılmak veya kullanılmamak üzere, gelişmemiş olan zekâsını, insanın bilinçli olarak düşünce yoluyla geliştirip yükseltmesinden veya geliştirmeyip köreltmesinden kaynaklanır.
Hiçliğimi kaybettim, bulmak büyük dert imiş,
Hiçliksiz yaşamaksa, daha büyük dert imiş.
Gönlüm huzur içinde ne kadar mutlu idim,
Geleceği düşünmez, geçmişe üzülmezdim.
Kelebeğe bir haftalık ömrü çok uzunca gelir,
Boyutumuzdaki zaman; itibari, göreceli.
Bize de şu bir asırlık ömrümüz pek uzun gelir,
Oysa sonsuzluk yanında an kadar değil meseli.
Sonsuz yaşama isteği sanki bizde ezelden var,
Yârini bulmanın agâh vaktinde,
Gönülden gönüle, gönül akar mı?
Bir Şeb-i Arus’un nikâh akdinde
Aşk değen bülbüle, ağyar bakar mı?
Hiçbir çirkin ismi bulunmayan Sevgili Rabbimin bütün güzel isimleriyle başlarım.
Allah’ın selamı, rahmeti, sevgisi ve şefkati, ebedi ve daimi üzerinize olsun.
Bir kardeşimizin sorusu:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!