Zalimin elinden hayırmı gelir
Bir tas suya hasret kalırsın
Menfaatsız sana ekmekmi verir
Melek yüzlü bir dost sanırsın
Meyletceksen garibin sofraya otur
Kırıldım hayatın orta yerinden
Dosta uzandı kalemim birden
Kurtarır dedim tasadan dertten
İnsanın mutlaka dostu olmalı
Uzunca seneler yüzün görmedim
İşine koşarak, umutla gelir
Kursağı helali ,haramı bilir
Elinde olaydı, garibe verir
Dünyanın yükünü çeker işçiler
İSTANBUL
Ey İstanbul ne tadın var ne tuzun
Ekmeğin sıcak değil mesela
Bayatlamış sözlerin ,
Yok yeni hikayelerin
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı
Yavaş yavaş yürüyorum kaldırımları
Önce hafiften bir omuz atıyorlar,
Serserilerin ağıza alınmayacak küfürleri
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı
Yol kavgası eden ruh hastalarını görüyorum
İzliyordun beni
Göztepeden Kadıköye doğru giderken
Akıp giden gözyaşlarını gördüm kurbağlı dere’de
Yoğurtçu parkında kaybettim izimi
Kendi halime bıraktın beni
Kıvrıldım gittim Modaya doğru
Sabırla beklerken yolun sonunu
Bu sahne değişsin bitsin diyorum
Bozarken yaşanan kirli oyunu
Vuslata hasretim bitsin diyorum
Hakkı tanımanın onuru İslam
Allah’ın esması cisme konulmuş
Ne mutlu tefekkür edip görene
El Cemil adıyla güzel olunmuş
Ne mutlu inanıp gönül verene
İmana her daim delil gerekli
Beni nasıl anarlar acaba
Mezarımın başında
Ağlarlar mı yana yana gidişime
Nasihat alırlar mı okurlar mı bir fatiha
Her ölüm gariptir aslında
Ve başlangıçtır ebedi hayata
Acıdır garibe gülüp de geçmek
Halini sormamak infak etmemek
Düşünce kaldırıp elin vermemek
Nasipsiz kalmışız haberimiz yok
Eskimiş paltosu yüzü sakallı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!