El değmemiş duygular.
Sevdam dağlarda sürgün,
Yalnayak ağlar her gün,
Arkasından koşamam.
Zeyneplerin topuzunda,
Sıralı örgüdür dağlar.
Âşıkların kopuzunda,
Yanık bir türküdür dağlar.
Kâinat gece vakti gerdanlığını takar
Hislerim yorgun gemi yunus olur dalgalar
Sahilsiz ummanların bağrına ateş yakar
Yakamozlarda yansır fanus olur dalgalar
Taşlar suları bekler köpükle yıkanırlar
Zindan peykeleri yas tutar diye
Gölgemi sürürüm darağacına
Belki dostun biri gül atar diye
Mansurca yürürüm darağacına
Toprağa kan düşer, sızlatır yeri
Her zerrede O vardı Mansur “Ene’l-Hakk” dedi
Darağacına geçti Hakk aşkına yak dedi
Elazığ/1996
Kuşlarla ötüşüyorum,
Güllere üşüşüyorum.
Herkes güneş hissederken,
Ben nedense üşüyorum.
Denizin çocukları,
Çetin işleri seçer.
Günlerce yol alırlar,
Haftalar aylar geçer,
Tararlar ufukları.
On yedi Ağustos’ta
Takvimden zaman düştü
Gönül ulaşmaz dosta
İlahi ferman düştü
İzmit, Sakarya, Gölcük
Leyla’nın peşine düştüm
Çöl, Mecnun’un hudududur
Vazgeçmem gelmeden ölüm
Derbederim, hâlim budur
Ay perişan gün perişan
Izdırap çarşısında çıkıverdim pazara
Yalnızlık tezgâhına sadece keder serdim
Servetimi dağıtmak istedim yoksullara
Her gördüğüm garibe, hamiline dert verdim
Ümidini yitirmiş yüzleri gördüm önce
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!