Sabahına uyandığın şehir,neden bu hüzün,kasvet nedendir
Kadınlar,çocuklar ve adamlar, neden ölüme yürümektedir.
Dilenci, tut yine köşe başını,ırgat, dök terini,at telaşını
Çöpçüler,süpürün kaldırımları,temizleyin kandan her taşını
Sen ve ben
biz hüznü geceden aldık
yalnızlığı yıldızlardan çaldık
yaşamak deyince
masallar yazdık
ölüm değince
Ruhumu emziren kadın
Tut ellerimi
Bugün yarından yakın
Geç buldum seni
Şimdi;
Eken mi gitmek maksadın
Sever misin bilmem ama
Ben isterdim saçlarımda beyazlar
Geceyi sevdim
Sen sevmezsin bilirim
İsterdim toplamak saçlarında yıldızlar
gömleğim ince bugün
yağmur iliğime işledi
yoksun sen
üşüyorum sensiz
boğazımdan lokma geçmedi
potinlerimin tabanı delik
bugün sevgiliyi gördüm nisan giymişti
eteklerinde kiraz çiçekleri
başında beyaz bembeyaz bulutlar
ellerine kına yakmış
gözlerinde maviden mavi umutlar
adın sonbahardı
hatırlıyorum da
her mevsim değişen
tadın vardı mısralarında
her sevda sonu dökülü verirlerdi
hüzzam tadında sari yaprakların
Önce ıhlamurlar yaprak döktü
Sonra atkestaneleri
Kim bilir nerde kimin dilinde
O çok sevdiğim sevda türküleri
Varsın olsun
Çoktan terk ettim aşk denen efsaneleri
‘’İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da,,
Göz kapaklarıma çizdiğim mor sancı
I-
rüzgarın
seslenişi
aklına yer eder
kurur tenin
toz,toprak savrulur
yazdıklarını yaşayan adam..canım abim.