uzaklara düşer yıldızlar
bu şehirden çok uzaklara
yoksa kaybolmazlar ufukta
gelmeden gitmez insan
neden bu gitmelerde ki yalanlar
hem sen geldin mi ki
Her bakış dokunuyor
Her çıtırtıda yıkılıyor dünyam
Kaçmak istiyorum
Daha diyeceklerim var, kaçamam
Yalnızlık, yalnızlığımda çıplak yalanlar
Kat,kat giydiğim pişmanlıklar
Tutunduğum dalı kırıp
Sonsuzluğa düşüyorum
Dibine daldığım cehennem
Yanıyor taştan yakıtlar
Bende titreme
sıyırın perdeyi,
gözlerim karanlığa aşina
güneşi özledim
saat; sabahın altısı
sokağı süpürüyor rüzgar
yırtıyor sessizliği
Sen ışığımsın, etrafında pervaneyim
Ben bende değilim, deli divaneyim
Yar aşkınla kor oldum yanıyorum
Sensiz sevdayı ne edeyim, neyleyim
Leyla’m, gönlü mecnun eyleyenim
Omuzları içine çekmiş kafasını, kendi kendine konuşuyor.Kazıdığı bıyıkların her gün yeniden takılıyor yün kazağına, hiç sevmediği tekerrür bu.İkide bir çekiştiriyor boğazını basıyor küfrü anasını, avradını….
Ne yana dönse oyanda düşünceleri.İçindeki sesi duymamak için avaz, avaz şarkılar söylese de bastıramıyor içindeki iniltileri.Sağ elinin uzun iki parmağı yangın yeri, sigara kokuyor titremeleri.
Çok vermiş hiç istememiş, zaten bilmez istemeyi utangaç çocuk gibi.Bugün ayın kaçı.. duyuluyor dudaklarındaki bilmedikleri.Hangi yalanı kaç kez söyledi bilinmez ki, kim içindeki serseri.Zaman oluyor sallıyor başını sıtma tutmuş hasta gibi.Zaman oluyor susuyor anamın değişiyle ‘hasta tavuk’ gibi.
Üzerine acılar giyen adam
Hüznü ömre yayar zaman
Beyazı siyaha benzetir kir
Günler mahpus, azat fikir
kızıla boyanan haliç akşamı
kıyıya vuran dalga furyası
birde deli,dedi çığlıklarıyla
martılar...
-hadi dedi şahan
Meneviş kaplı akşamlar
Köpürür içimde mürekkepten deryalar
Dökülür dilimden bana yakışmayan yalanlar
Çıkarıp barabellumu zulamdan
Mıhlıyorum yalnızlığı alnından
Saldırgan köpek gibi
Salyalarında kan, iğrençlik
Yeni doğmuş bebek gibi
Yok kimsede meleklik
Tutun ellerimden
yazdıklarını yaşayan adam..canım abim.