kırılan sabahı izledim
gözlerim,morarmış şafakta
ben geceye,gece bana ağlamakta
söyle bana
hangi çiçekleri taktın saçlarına
sürdüğün leylak kokusu tüter burnumda
Saat sabah, daha er vakit uzuyor gölgem
Bu muyum ben, bu kadar mı cüssem
Başım ne kadar uzak ayaklarımdan eyvah!
Yetişir mi başım başıma yüzükoyun düşsem
Avuntum yok, yalanlar kadar yalanım
arap saçı
zor çözmek
dolaşıyor ellerim
kurudu boğazım
lal oldu dillerim
gözlerime bak
aşkın resmini çizeyim
rengini sen ver bana
uzaklara gideyim
ellerini ver bana
sana söyleyeceklerim var
kulaklarını ver bana
ne varsa sevdaya dair
al benden
ne varsa özlemlere dair
al benden
adını koyamadığım onca senelerimi
al ki;
sıyrıl güneş bulutlardan
sıkıldım artık alacakaranlıklardan
ellerimi sıkan kelepçe ve prangalardan
siyaha aşığım ben
ya git yada gel
sıkıldım artık alacakaranlıklardan
son sıcakları mevsimin
hunharca esen bir yel
savrulan sarı yapraklar
kah savrulur
kah sürünür
bu son sevdası gönlümün
düşler bıraktım geçtiğim yollara
sonra dönüp topladım
korkmuştum
Hani! !
kaybolmak var ya
attığım adımları sayısı aklımda
Yine beyazlar giydim bugün
İşliğim beyaz, uçkur kördüğüm
Kimseler bilmez, sensin ömrüm
Kumaşta değil, yürekte söküğüm
Yine beyazlar giydim bugün
yazdıklarını yaşayan adam..canım abim.