Anladım herkesi, kendimi anlamadığım kadar
Herkesi dinledim
Herkesle konuştum
Ama kendimi anlatacak ne bir sözcük bulabildim ne de bir tarif
Sadece yazdım
Ne yapabilirdim ki başka
Ne oldu da değiştin
Eskisi gibi olsaydın keşke
Sarılıp anlatsaydın derdini
Söyleseydin içindekileri
Belki bir yol bulurduk beraber yürüyebileceğimiz
Böyle asi ve kırıcı olmana gerek kalmazdı
Fani dünya bir gün geçip gidecek
Bu felekten nice kullar geçecek
Bu dünya benim diyen de göçecek
Arifler dünyaya, bel bağlamazmış
Kaderde ne varsa gelirmiş başa
Bensiz o ellerde neylersin
Sılanda hasret etme beni
Bir selamın esirgemesin
Merak edip de sorsun beni
Bahçemde gülün rengi zifir
Bağıma bahçeme, gül dikerim
Dalında solan gül, zordur bilirim
Her seherde, dertli gibi öterim
Şu bülbülün, figanına bak hele
Hasret dolu sinem, dağlandı durdu
Şubat dedin mi deresi şırıltıyla çağlar.
Marta kadar başın üstüne kar yağar.
Nisana girdin mi çiçeğiyle beyazlar.
Arılara çiçekleriyle, bal olur ballıdere.
Çermiğin suyu yaz kış hep aynı akar.
Sevdamızı kör edip umudu tüketen
O neyseler ile bekleyişler değil mi?
Gün ortasında zifiri gibi kesilen
Bana kara sana mavi gece değil mi?
Hislerimin ötesinde gerçeği gördüm
Bir gün oldu iki gün oldu
Üçüncü gün hüsran vurdu
Öte güne bel bağlarken
Beşinci gün yine yoktu
Bir umudun içindesin
İçimde tuttum yanan yüreğimi
Söndür gitsin ne varsa benden sana
Gönlümde sakladım senin sevgini
Söyle gitsin ne varsa benden sana
Ben seni nasıl bulayım ben yokken
Gün karardı, battı güneş
Yıldız aya, sanki bir eş
Gecelerdir, bana sırdaş
Kararıp, solduktan beri
Gül sarardı, çiçek soldu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!