Yağmurlarla düşüp karış toprağa
Tam da şimdi her şey bitti derken
Bir filiz ol yine dön yeşilbağa
Bu gönül bahçeme bahar gelirken
Çok güneşler battı tepe ardından
Bir papatya demetinde
Tek bir yaprağa sığdırdığım sevdam
Her gün batımında, beklediğim;
Nice dilekler dilediğim,
Kayan yıldızlarla düşlediğim,
Ay ışığında özlediğim,
Bırakıp gittiğin zemheri sabahında
Çiğ düşmüş çimenler
Kırağı vurmuş güller
Kar örtmüş kardelenler
Seni hatırlatır bana
Bir hiç mi hiç yerine
Yıldız dağlarında gezer bir ozan
Sazlar dile gelir Pir Sultan deyi
Sazıyla sözüyle içten çağlayan
Türküleri dilde Pir Sultan deyi
Hızır’dan buyana kanlıdır Sivas
Sen olsaydın, benim ile bir yolda
Zorluk nedir bilmez, yürür dururdum
Yüce dağlar bize, engel versede
Bütün engelleri, aşar dururdum
İçim doldu taştı, neyseler ile
Ne şöhret ne de şan ister bu yaşam
Bana sen gerek sen varlığın ile
Sensiz geçen her an zehir bu yaşam
Bana sen gerek sen gelişin ile
Bırak yaşasınlar ölmezcesine
Elde kalemim sen varsın aklımda
Hiçbir şey gelmiyor, seni andıkça
Yazmak istiyorum, mısralarıma
Sözcükler manasız, seni yazdıkça
Bütün yazdıklarım, senin eserin
Açmam artık sana yürek yeminli
Sen beni terk edip gittin gideli
Dönme sakın bana gönlüm kilitli
Gönlün yad ellere verdin vereli
Aşk dedikleri şey yalanmış meğer
İstemem senden ne sevgi ne merhamet,
Dünyada bir tek sana, muhtaç olsam da…
Bir yol varsa, kendi yolundan devam et.
Çıkma karşıma, bulunmaz eş olsan da…
Geçti güzel günler, hiç mi hiç yerine.
Gamdan dem vurmuş kan gibi şu gözler
Durmaz akan yaşlar bir gün kurur mu?
Derdi sıkıntıyı sır tutan kalpler
İçten içe yanıp sezen olur mu?
Sivri dilleriyle gönül yıkanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!