Sağlık Ocağı'nın karşısında; kırmızı kesme taşlarla:yapılmış tarihî Kara Mustafa Paşa Kervansarayı'nda, taşların arasında yaşama savaşı veren otlar; yavaş yavaş sararmaya başladı.. Gündüzler sıcak geçse de, geceleri; Kayseri İncesu'nun eski taş yapılı evlerinde, hafif elbiselerle insanı üşüten bir soğuk hissedilir oldu.
Bir gün ikindiye doğru,iki hasta kadın:..biri beyazlar içinde ve gözleri görmüyor, diğeri ona yardımcı. Beyazlar içindeki nur yüzlü kadın, yani Adeviye Hanım; derdini anlatıyor; sanki dudaklarına neredeyse değecek bir mum alevi var da biraz hızlı konuşsa o alev titreyecek ve sönecek ve sönen o mum aleviyle nice masum yavrular karanlıkta kalacaklar! .. Sonra anladık ki: Adeviye Hanım, “Kader-i ilahiye sitem etme”nin edebe aykırı olacağı inancında.. Adeviye Hanım, Arnavut Mahallesi'nde mukim.Çocukluk yıllarında ailes
Arnavutluk’tan göç etmiş.O yılların hatıralarını,sonradan görmez olmuş gözleriyle, gönlüne çok renkli tablolar gibi nakşetmiş.. gönlünde renk cümbüşü hatıralar, dudaklarında ötelerin habercisi dualar! ..
Ömrü: taş yapılı bir Arnavut Evi’nde; yazılmış, çizilmiş bir günlük tomarı.. Velhasıl Adeviye Hanım, gelmiş geçmiş nur yüzlü Osmanlı Kadınları’ndan biri veya her gelmiş, geçmiş; yaşayan Osmanlı Kadını bir parça Adeviye Hanım! ..
BİR ADEVİYE HANIM GÜNLÜĞÜ.
Aslında Bahar, çiçeklerindir..
Her mevsim, onlar; belki,
Kendi baharlarını
Karşılamak için
Açılır, saçılırlar...
Ümidim, ormanlar gibi yeşil
Hasretim, sular gibi akmakta...
Ve gördüğüm her yaprak
Sensizliğinden, solmakta! ...
Zerreler akıyorken, zamanın yalağında
Bir sır var, bu alemde; zerrelerce bir sır var! ...
Hayattan kelebekler uçar, ölüm bağında
Bir sır var bu kalemde, çizgilerce bir sır var! ...
Yarı Açık Cezaevi, Kayseri..
Toprak tozlu, sıcak; Erciyes’te kar! ...
Bir kilim sermiştik, volta yoluna..
Ve sen ne demiştin: ‘‘Ölüme kadar! ...’’
Mapusane görmüş, saçların; kısa...
Gözlerinden yol bulup, aşkın sırrını erdik..
Bir çift mavi göz için her şeyimizi verdik..
Derdimizle taşmadı, toprak sıvalı damlar
Dertler, bizde yaşarken; biz dertsizleri sevdik! ..
Her köşe başında birdenbire
Yükselir kaybolur hayali...
Birdenbire çıkar bulutlardan
Uzanır, göğsünüze değer eli...
Ne olduğunu anlayamazsınız önceleri
Seni görmek; ölmek mi, yaşamak mı sevgilim?
Sensiz olmak; sevmek mi, sevilmek mi sevgilim?
Bastığın topraklarda teninin kokusu var..
Toprak olmak; anmak mı, anılmak mı sevgilim! ..
Siyah bir tül ipektir, Cerrahi Tekkesi'nde
Gece, serin taşların; sımsıcak sükûtunda..
Ürkek, mahcup ve titrek bir güvercin, alımlı
Hollandalı Kız, belli..bir ışık havuzunda
Suda kayan, kaynaşan kuğular gibi beyaz
Bin kerre secde etse yeridir, garip başım
Seni taştan, topraktan çıkarıp gönderene..
Belki, seni görmeden dağılır mezar taşım
Ve belki Rabbim verir, gülünü; gül derene! ...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!