Çok yapraklı goncalar gibi kızıl ve sıcak
Teri kardan da beyaz, iç içe bu Kainat..
Diyorum: ezel ebed içinde ne olacak?
Cevabı, diyecekler: hele bir cesedin at! ...
Nadir Teğmenim, bîr bilsen..
Ak tülbentli babaannen
Kerpiç ve ahşap evde..
Gecenin bir yerinde
Mum ışığı titrer ya..
Gölgeler, kaçışırlar
Bugünün; dünden çaldıklarına, üzülme..
Yarın; neleri almakta, bugünden! ...
Mutluluk,sepetlerden taşacak
Taşlar, toprağa batmayacak..
Her günkü haliyle, genç bir ihtiyar(!)
Aydınlık yolları arşınlayacak..
Avuçlarımda, Güneş
Her karanlık sokakta,yoksul bir şair ağlar..
Uzayıp giden yollar onu gurbete bağlar
Ağlamak, şairlere; Tanrı’nın Lütfu gibi..
Mısraları gülerken, yoksul şairler ağlar..
Harput’tan seyreyle ki: Mezire ne alemde?
Sanki bahar, bir duvak gibi çökmüş ovaya..
Rahmet; Kışı çevirmiş, gül etmiş bir kalemde
Kabristanlar yeşermiş, bülbül dönmüş yuvaya! ..
Göğsünde baharı saklarsın, sanırdım..
Değilmiş! ..
Göğsüne taktığın
Gül bile, soldu...
Perde ressamların en büyüğüdür..
Tuvali, pencere olduktan sonra! ...
En güzel şarkıların,sözleri; benden kopmuş..
En güzel heykellerin, gözleri; benden kopmuş
Sana giden yolların, her taşında ben varım
Kalbindeki kişinin, elleri; benden kopmuş! ..
Önce ceylan gözlü kızlar, çaldı aklımı
Sonra günü çile, nurdan kadınlar...
Hep günahkâr çiğnedim kaldırımları
Kapılar, pencereler; benden günahkar! ...
Islatmadı göz yaşım, çileli toprakları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!