Bizlere muştususun o kutlu peygamberin.
Hayalini süsledin sen, milyonlarca erin.
Asla yâri olmazsın, hak etmeyen neferin.
Fatihlerdir sahibin böyle söyler kaderin.
Ey Bad-ı Saba dindir içimin ateşini.
Ya es yanan bağrıma ya söndür bu korumu.
Lütfen ayırma benden ruhumun güneşini.
Ya ışığım ol her an ya al bütün nurumu.
Ey Dilber güle meftun bülbül oldum karşında.
Sevdalım,
senin için,
yüreğimde filizlenen sevgi tomurcuklarını,
kalbimde alevlendirdiğim aşk ocağını,
anlatmak için masa başındayım.
Bir genç ki, çeliktendir taşıdığı şu yürek.
Kalbi azimle dolu, eğilmez onda bilek.
Nice dere ve göller aştı, gülümseyerek.
Ona kulaçlanacak derin okyanus gerek…
Senle değilim diye, durmadan akar gözüm.
Hayaline dalınca, alevlenir şu özüm.
Elemim ne büyüktür, sanki korlaşmış közüm.
Halimi anlatmaya asla yetmez ki sözüm.
Masivayı dost diye asla koymam gönül tahtıma.
Ta ezelden razıyım, ne çıkarsa bahtıma.
Ne kadar zor olsa da düşmana karşı durmak.
Benim vazifem onun eline zincir vurmak.
Bir tek kadın sevdim şimdiye kadar.
Onu görüyorum her nereye baksam.
Vuslata ermeden dünya bana dar.
Bir damla kan olup, kalbine aksam
Söyle Gül derdimin dermanı nedir?
Cennet kadar özeldi, senin gözünde vatan.
Gurbete düşünce dar gelirdi sana cihan.
Canını çekinmeden verirdin yurdun için.
Ona kurban olmaya, hep hazırdı bedenin.
Bir sonbahar yeline teslim oldu yüreğim.
Bu rüzgârın önünde savruldu yapraklarım.
Değişmez bir acıdır, şimdi günlük yemeğim.
Çiğnenmiş bir sakızdan farksızdır dudaklarım.
Sıcacık yuvamdı gül kokulu bedenin.
En mutlu insandım sarılınca beline.
Vücuduma temas edince narin tenin.
Kapıldım sanki ben aşkın ulvi seline.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!