Gel ki sevdalım dinsin şu sinemin acısı.
Yokluğundur ruhumun amansız ızdırabı.
Vuslatınla geçecek bu bağrımın sancısı.
Gel de hakikat eyle ufkumdaki serabı.
Kıldan ince bir yoldur, kılıçtan keskin sırat.
Üstünden geçmen için iyiliklerindir kanat.
Sen daima kulak ver sesine şu vicdanın.
Aklı doğrudan şaşmaz bunu yapan insanın.
Dünyaya neşe, umut saçar şu gözlerimiz.
Cenneti anımsatır bulunduğumuz her yer.
Bir menekşe, papatya gibidir yüzlerimiz.
Var mı koca cihanda bizden muhteşem eser?
Dikkatli ol ey dostum! Bugün varsın, yarın yok.
Dünyaya göz kapayan insanlar ne kadar çok.
Girmeden kapısından kabrin bir mum da sen yak.
Salih insanlar için saray gibidir toprak.
Titre ve kendine gel, artık ey masum gemi.
Sana hiç yakışmıyor, durgun sularda yatmak.
Önünde bir engelse geçmişe çek kalemi.
Zira merde haramdır, bu rıhtımlarda batmak.
Seni alt etmek için ant içti zalim derya.
Pencerende bekleyen yaralı bir kuşum.
Alacaksın içeri ansızın eminim.
Aşkından lâldir dilim, bundandır susuşum.
Derdimin ilacısın hayatımsın benim.
Sensizlik zindanına düşerek mahkûm oldum.
Alevler sardı beni, acı ve keder doldum.
Bazen dayanamadım bak saçlarımı yoldum.
Döküldüm yaprak yaprak, çiçekler gibi soldum.
Şu ayrılık ateşi yüreğimde bir hançer…
Yıllardır duruyorum kapında hasretle.
Annesini bekleyen yavrudan farksızım.
Aşk mührünü basınca kalbime şefkatle.
Kayboldu dünyamdaki geçmeyen tüm sızım.
Aşkın âb-ı hayattır ruhuma Göz Bebeğim.
Sende buldum yaşamın o doyumsuz tadını.
Ey sararmış sinemde boy veren Kır Çiçeğim!
Zihnimde bayrak gibi taşıyorum adını.
Anladım ki sevdiğim gönlümün şahı sensin.
Kalbim ezelden beri, senin tahtınmış meğer.
Avcuna hapsolmuşum, sen benden öte bensin.
Yokmuş şu hayatımda senden anlamlı değer.
İnan sensiz ne tadı ne tuzu var yaşamın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!