İçimizde kanayan bir yarasın sen yıllardır.
Bağrına düşen bombalar yaktı ciğerimizi.
Üzülme Kutsal Belde mazlumun Allah’ı vardır.
Yüce Yaradandır takip eden kaderimizi.
Şiirce bir hayat şiirce bir memat.
Mısra mısra örülmüş bak şu kâinat.
Yeryüzü bir kıta sema sonsuz nakarat.
Her sözüm Rabbime naçiz bir serenat.
Dil lâl olup mahzun gönül sussa da.
Gerçeği haykıran bir ikrar vardır.
Namert meydana inip mert pussa da.
Yere göğe hakim bir Muhtar vardır.
Yaz son bulup kış kapıyı çalsa da.
İnsanlık susmuş yaşanan bir akıl tutulması.
İstikbalimizi kemiriyor bir kara delik.
Ne zaman helal oldu ki haramın yutulması.
Hayaller sinsi, duygular hoyrat, fikirler çürük.
Modernizm batağında can çekişiyor ahlak.
Ellerin yok, tutacak dalım kalmadı.
Ellerin üşüyen ruhumun güneşi.
İnan senden başka sevdiğim olmadı.
Ellerin yok, dinmez gönlümün ateşi.
Buram buram hisleri söylemek istersin, fersiz dilin tutulur.
Dilberin ağzından dökülen kelimelerle gelir kış mevsimi.
Yüreğin yangın yeri olsa da köz gibi sözcükler yutulur.
Her cümlesi tipi gibi vurur yüzüme dondurur benzimi.
Yürüyoruz zaman isimli sırlı nehirde.
Siyah düşler sarmış ufkumuzun her yanını.
İnsanlığın can çekiştiği bu son devirde.
Anlatmak gerek cihana İslâmın şanını.
Yol alıyoruz ufuksuz, sisli bir bahirde.
Sen ki ıssız yüreğimin ışıldayan mahyası.
Sınırsız ufkumun dupduru, masmavi deryası.
Vuslatınla mümkün virane gönlümün ihyası.
Gel de cennete dönüşsün bu garibin dünyası.
Bir müjde bekliyorum öteler ötesinden.
Bir muştu ki Sahibi şah damarımdan yakın.
O 'Ol der ve olur.' hükümsüz kalır her neden.
İster kumpas kurun ister prangalar takın.
Ölüm ki bana göre Yüce Yaradana kurbet
Senin için şu yalan cennete sonsuz bir gurbet.
Pişman olacaksın Ey Ebleh bu nasıl cesaret?
Özgürlük diye yaşadığın şey; nefse esaret.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!