Tozlu yastığıma baş koyduğum an:
Gece sen ağlarsın rüyalarımda.
Kader yolumuzu böldüğü zaman,
Umudum can verir uykularımda…
Ateşten denizler kaynar gönlümde;
Şu gurbet eline düşen aşığın,
Kan dolar gönlüne gülmez bir zaman.
Sılayı andıkça kalbi depreşir,
Umudu sevinci bölmez bir zaman.
Her gün feryat eder her gün iniler.
Sordu kendisine ben Kimim, Neyim?
Gezdi boynu bükük iş var mı Beyim?
Kaybetti ümidi, nasıl söyleyim?
Kendini günlerce yordu Ah! Etti.
Köşe, bucak; işsiz, güçsüz dolaştı.
Ey başı dumanlı Tokat dağları!
Aldınız yarimi ellerimden hey.
Şu an yaşadığım erlik çağları,
Kırdınız sazımı tellerinden hey.
Sıladan ayrıldım diye inlerim,
Aşkın sürgün tohumu düşmüşse yüreğime;
Hazzını tadıyorum sevdanın bin firaktan.
İklimler dökülürken her seher üzerime,
Mevsim sıcaktı sana ben ıraktan ıraktan…
Takatsiz duyguların masumiyetini bil.
Suskun zümrelerin sessiz tanığı,
Yokluğunda yanar dil alev alev.
Kâbusumun eli kanlı sanığı,
Ne hortlaktır, ne heyula, ne de dev.
Zonklayan kafa, çırpınan bir ruh…
İşte aynalarda gizlenen halim.
Hüzün ki: Bir kadın. Kadın ki: Hep şuh.
Acaba ben miyim, sen misin zalim?
‘Vurun’ narasıyla atılır taşlar.
Zonklayan kafa, çırpınan bir ruh…
İşte aynalarda gizlenen halim.
Hüzün ki: Bir kadın. Kadın ki: Hep şuh.
Acaba ben miyim, sen misin zalim?
‘Vurun’ narasıyla atılır taşlar.
Bir siyaset tablosu
Usta, kalfa, çıraklar
Soygunlar açık ve net
Ama görmez ahmaklar
Hak adalet yerle bir
Tur bindirir nahaklar
Sordum aynalara nedir bu çile?
Neden hasret prangalı günlerim?
Hasret esti geldim gurbete diye,
Her akşam her sabah niçin inlerim?
Kanatları kırık kırlangıç gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!