Ay parçası bir göğün ışığında sallanır
Kısa boylu gölgeler
Derken
Bir şeytan çıkar ortaya
Şaklar kırbaçlar
Artık
Öfke dolu meyve vermesin
İçimdeki karanlık
Savursun bir tanyeli
Kollarımdaki boşluğu
Savrulsak dört bir yana
Serçelerle uçuşsak
Akbabalar dolaşsa üstümüzde
Boyun eğsek onlara
Kokmasın diye ölüler
Bir gün,
İntihara mekân seçerse akrep
Sır dolu avuçlara oyulmuş çukurları
Ve güneş tam çekilirken
Usulca eğilip selamlarsa
Çöl düşlerine dalmış gözlerimi
Hangi şehir ışırdı gözlerimin içinde
Akşamdan kalma bir yıldız gibi
Bu yoksul şehirden başka
Sererdim gölgemi
Toprağın altında uyuyanların üstüne
Doldukça çukurlara akşamın gölgesi yavaş yavaş
Kapatır kendini hülyalı gözlere usulca Varlık
Yaradan fecrini dopdolu bakışlara vermez
Ne zamandan beri böyledir hiç bilinmez
Uğursuz sesler yükselir
Aşkı bulduk!
İşte kustu öfkesini yine cehennem
Darağacında İri kemikli bir ergene
Yazgısı alnında kazılı,
Sarılmış yatıyor dirilerin günahlarına
Kumsalın sığ köşesinde.
Akar, yavaş yavaş
Izgaralardan kirli yağmur suları
Usulca sürükler
Çürümüç kurtçukları, dışkıları
Yeraltında yaşayan
Karanlık bir dünyaya
Ellerinde kılıç
Tek memeleriyle
Dik dik saldırır
Çığlık çığlığa vişirken rüzgârla
Amazonlar
Ilık akşam düşlerinde
Annem düşer aklıma
Dağılan tespih taneleri gibi
Titrer gözleri gözlerimde
Yalvaran bakışlarla bakarım ona



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!