Ardında iz bırakmayan bir yol var önümüzde
Yırtıcı kuşlar tünemiş taş minarelere
Yol kesiyorlar
Kumullar tozudukça kum çöküyor
Dönüş yok artık
Varışta öyle
Geç kalldık biz
Puslu denizlerden
Çürük teknelerle gelen
Tanrısal bolluğa
Saçıldık karanlığa
ışık taneleri gibi
Çürüyor etim.
Her geçen gün,
Biraz daha eksiliyorum.
Sanki
Çürüye çürüye hazırlıyor,
Mezara beni vücudum
Yaşanmış bir sonbaharı
Bir daha görmeden
Ölmektir kaderi dökülen yaprakların
Üstlerinde bir engerek sevişir bazen
Ardında iz bırakmaktır görevi
Daracık sokakları hiçbir yere çıkmayan bir yerdeyim.
Dualar taş minarelerde okunuyor.
Ölüleri diriltecek bir savaş istiyor insanlar.
Her gün içimizde biraz daha kök salan bu arsız arzuyu saygı duyulası yüce bir şey olarak benimsedik,
Azmedenlere katılmış
Buz yeşili bir deniz atı
Almış başını gidiyor
Yosunları ezen denizlerde
Delimsi biraz
Ölmcül gecelerde
Beyaz beyaz yükselir
Deniz fenerleri
Yarım bir adada
Açar poyraza göğsünü deniz
Savurur barınakların üstüne
Dostlarım!
Gök dökülürken saklayacak beni
Durgun denizlerin merhameti
Gülümseyecek kaygılar
Ağlar ayıklanırken
Ve
Böbrek taşlarından,
Lağım farelerinden,
Payını alır insan
Kader,
Topraktan alır
Çürümüş midyelerde sakladım boğulan denizleri
Buz dağları kadar soğuk korkular saldım yüreklerine
Öğüttüm düşlerimi dünyayı çeviren değirmende
Kulaklarımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!