...kimi zaman sessizlik sözlerden kat kat azametlidir.
Ufukta asılı,
Sallanmakta ağır ağır
Susuşun.
Duydum!
Zorlamasıyla dinlediğim şiirlerin,
Duyduğum hüzünlü ezgilerin
Bende uçuyorum işte en sonunda.
Kuşlar, ağaçlar: bende artık
Yükseklerdeyim sizler gibi.
Yatağında uyuyan küçük çocuk,
Keyifli kalabalığın
Bez bebeğisin şu an, yazık!
Vaktinin mor dağlı gerillası
Yabanıl alkışlara şerefini satar
Yalan sözleri daha dudaklarından yakalar
Duvarlarda senin,
Yapılmazı yapar yağmur,
Ruhları temizler.
Hayat verir bizlere
Toprağa yaptığı gibi.
Yağmur, umutları yeşertir,
Şarkılar söyletir insana.
On bin metre yüksekte iken, Aioi Köprüsü'nü gördünde pilot, bıraktı değerli yükünü…
Sadece 43 saniye sonra,
580 metre yükseğinde iken bomba şehrin,
Hiroşima için açıldı Cehennem'in kapıları….
Bir çocuk, bombanın bırakılması ile aynı anda hayava kağıttan bir uçak fırlatmış olsa idi, yere indiğini dahi göremeyecekti.
hançeremin yırtılırcasına haykırışları ertesi
uzatılan her biri çekingen, şüpheli,
niyetlerini göstermek istercesine,
avuçları, o kara avuçları toprağa bakan eller...
her bir parmak
otoriter beş ayrı kralın
memleketlerden bolca doğu,
bir kerte güneyin bulaştığı bereketli bir toprakta
azap dolu 29 yılın ardından,
öz gözlerine bakmak için iki kardeş,
iki birleşik yürek,
iki siyam,
Ol anda, serhoş oldu bu aşık, bir yudum içmeden,
Zemheriden doğan berrak güneşini aldı kollarına,
Ve pürtelaş parmakları, sevdiceğinin kıblesi omuzbaşlarında...
Dara düştü nefs, çileler tane tane saçıldılar yerlere,
Kanatlandı gönül uçmaklığa asaletli özencinden...
Şiir günleri başladı yine,
Acımı harmanlama zamanıdır şimdi.
Taa derinden çıkarayım ki ateşimi
Sevsinler mısralarımı.
Aşkı, doğası, özlemi vesairesi
en büyük açmazımdı
yuva yapmam
(c) ins anlara yakın,
su sıçratışlar,
hevesli ib-adet...
kör zamanı
Kelime terbiyecisi dostum...
bu ismi tarih
unutulmayanlara yazacak...