Madam Hortense'nin aziz hatırasına...
flu yıkılmış netliğine,
detayların göçük altında.
bu kupkuru suyun içinde
gerçek bir sensin,
kılıçkeş civan gence kayıtsız baktın,
kollarında öfke çiziliydi halbuki
gamsızdın, mağrur
bir de sesin, tüm kaygılardan özenle süzülen
küçük bir çocukmuş gibi,
hiç gelmiyecek baharların
hiç düşmiyecek cemrelerini bekliyorum.
ve seni hayallerimin,
filiz filiz taze kır çiçeklerinde büyütüyorum.
gülüyorsun bana için için olmayan gözlerinle,
Şu karşı dağın doruğuna çık.
Sonra aç kollarını.
Bir elin yeşil ovaları örtsün,
Diğeri mavilim denizi.
Düşün sonra,
Düşün, düşün ve
Benim adım karanlıktır.
Bir yüreğimde,
Bin dünya saklarım.
Sen, aydınlık düşlerinle
Beni yoketsene.
ölümün tene değişi misal,
usulca süzülen gözlerinden
nezdimizde incidir.
filhakika tennure savrulur,
hecreyleyen derviş döner.
ürkek nazarına düşer korku, keder
Derin ve bol soluduktan sonra
Zehirli, koyu buhurları anılardan yükselen,
Ne de zor, sevmelerinin dillenmesi
Kocaman ağızlı, küçücük yürekli bedenlerden,
Kahreden notalarıyla
'ç' ile öl,
sürün peşinsıra,
(ç) iz rünler...
ve vaha karşında,
sabrın pahası,
Boş kağıda ağır aksak bir papaz geliyor evvela,
Sevap adına günahlarımı söküyor ruhumdan kor penselerle,
Bir imam süzülüyor boşluğa hevesle ardınsıra,
Kıldırıyor ölmüş kalbimin cenaze namazını, göbekten birleştirdiği pençelerle.
Koşuyorum, kaçıyorum çevremi saran çirkeflik sokaklarından,
Gecenin alkolle temasıyla,
Ne de gerçek görünür
Şipşirin yüzünün soluk resmi,
Dipdiri renklere bürünüp,
Canan olunca miskin gönlüme.
Kelime terbiyecisi dostum...
bu ismi tarih
unutulmayanlara yazacak...