Dün gitti; yarın olur mu bilmem ki
İstemem kimseden aydınlık şafaklar
Döner mi Kenan’a Yusuf bilmem ki
Hu çeker inler dipsiz karanlıklar
Sessiz ağlayan çığlık göklerin kafesi
Gölgemiz kısalır; batanı güneş sanırız
Kalsak da çırılçıplak dağlara güveniriz
Hep çocuk kaldık biz büyüdük sanırız
Kundaklayıp sonsuzluğu, yeminmiş sanırız
Yan yana yürürüz; üstümüze sefalet yağar
Sen: Dağ yamacına taze yağmış kar
Şiir yazan ellerime dokunan kalemsin
Sana giden yollar kapansa ne çıkar
Yüzümde dolaşan serin bir yelsin.
Sen: Kirpikte çiğ, dudakta kan damlası
Sen bu şehirden gideli,
Yarım bir ölüm gerçekleşir
Pencereler, kapılar haykırır sessiz sessiz
Geceyi gündüz bilen gözlerime esir düşer yağmurlar
Zamanın çürümüş hallerine bakar dururum
Gel gör ki benzersiz bir güzellik alır bakışlarını
Sen gelince kuşlar geliyor pencereme
Ürkek depremler gibi mecalsiz
Bülbül sevdaya ağlıyor her gece
Papatya kokusu birde
Sen gelince kanatları kanıyor kuşların
Güvercinler avuçlarımda
Ben sükunla savaşıyorum çırpınarak
Bir ejderhanın boynunda asılı kalmış hayat gibi
Bütün günahları içine atılmış bent olmuş sanki
Gittikçe ağırlaşan günahını taşıyorum
Ben burda acıyım
Ben burda kiracı
Okyanusları versem, gözlerin kadar
Manasız bir ebru olsa sonsuzluğuma
Kavruk bir beden mahzun, derbeder
Taşır mısın gölgeni susuzluğuma
Sensiz nefes almada musalladır karanlık
En zavallı anımda uyanınca başlar hayat
Bir şafağın ucunda tavan çöker üstüme
Bilir misin sensiz geçen geceler kaç saat
Anlatsam anlamaz yaralı ceylandır hayat
Göreceksin bir gün ruhumun çöllerini
Dokunduğun yerde başlar hayatım
İltizamlı bir toprağım şimdi
Tek solukta devrildi ağaçlarım
Haddini bilmez yaprağım şimdi
Nasılsa gün gelir unutulur zaten
Ötelere kapalı siyah gözlerini aç
Dudağımda dudağının izleri kaldı
Delirdi gecelerim sevgiye muhtaç
Senin de bende yüreğin vardı
Kapattım yüreğimin son kapısını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!