Dört mevsim miski amber kokulu sineye
Kalbimdeki şuradan şan diyesim gelir
Karşılıksız aşk verip doğuran anneye
Ödül sunsun Yaradan can diyesim gelir.
Gövdeyi dalı bilmez armut gibi sarkar
Papatyaya eş renkler su gibi dalgalanır
Çukurova tablosu kar yağmış algılanır
Sanki yazı yabanda bir konser sıralanır
Kimisi pampal pampal kimi çıtırık açar.
Haziranla temmuzda sap taşıdı çetenler
Bir deli rüzgâr esti gönlüme od atarak
Perişan etti halim aşa ağu katarak
Kanatan dikenleri bir çıkıp bir batarak
Ahh Leyla diyemeden ne yol kaldı ne de çöl.
Uzaklarda arayıp macerayı severdi
Hayalimle birlikte uçurtmam telde kaldı
Esti acı fırtına koparıp ordan aldı
Gözden akan yaşları nehirle sele saldı
Onlar benim düşlerim sen onu çalamazsın.
Gönlümdeki yangının külünden harç yaparak
Başı havada mağrur salınıp kaçan güzel
Bu ömrün molasında eğleşmeye var mısın?
Aleme sırt dönerek sadece bana özel
Tek yürek zulasında birleşmeye var mısın?
Beden karanlığımı aydınlatan ay yüzlüm
GÖRMEDİN
Sıkı tuttum sandığın gençlik uçup gidecek
Gönlünün gözüyle gör kapında bekleyeni
Hep yukarı bakan kalp kime veda edecek
Tilki gibi davranıp sahte sevdim diyeni.
Yeni sezona değin sona ersin sıcaklar
Aşk nağmesi dinleten eylül yağmuru gelsin
Teker teker açılsın yari saran kucaklar
Kalpleri serinleten eylül yağmuru gelsin.
Candan emekle büyür sevda denen bu varlık
Bir tefekkür anında sallarken o zelzele
Gaflet rüya karışık bindim akıl tayıma
Tarifsiz eseriyle ram oldum tek ezele
Korkar mıyım ölümden aşk düşerken payıma?
Beden denen kuyuda ruhla girip el ele
Bağlayıp gözlerini revamıdır illetin?
Peygamber şehri iken nerden çıktı zilletin?
Dökülsün ortalığa bilmediği milletin
Şanlıurfa, Antakya, Diyarbakır, Mardin, Şam.
Duvakla saklanan ne? Açıp ona bakarlar
Gece saatlerinde tablada pişirilir
Uzaktan burcu burcu nefis kokar iriçkin
Üstüne şalgam içer mideler şişirilir
Uzaktan burcu burcu nefis kokar iriçkin.
Bizim Adana’mızda öğünden çok severler
Güzel İNSAN
saygı ve rahmetle , ruhun şad olsun..