Fırça ile güzel boya can koğuşunu
Bitmez denen karanlığı tan boğuşunu
İki farklı gözle izle gün doğuşunu
Yerde gökte rahmetindir, büyük Padişah
Sona giden yolculukta izansız olmak!
Ademliğin mektebi şu ıstarın dibidir
Her ilmeği hayatla dokunmuş bir kilimdir
İnsan hem kütüphane hem de kitap gibidir
Okununca öğretir her sayfası ilimdir.
Ektiğini biçersin aslımız kara toprak
Çöl bitkisi misali sensiz cehennem her an
Susuz çatlak dudaklar serap olmuş cümle yan
Firakınla gam dolmuş eziyet çeker bu can
Sana olan aşkıma gözümde yaşlar şahit.
Seni iyi tanırım nedensiz dursan da uz
Yollar kapalı niçin sarp durur koca dağlar
Yeşil ekini biçin ak eller deste bağlar
Dideler bu aşk için kıyamete dek ağlar
Dediler yarin gelmiş koştum vardım harınan.
Hem öksüz hem de yetim mahzundur kara gözlüm
Bilmeden bildiğini ilmek, ilmek örenler
Hakikat güneşini sisli puslu görenler
Yamyamların dansıyla şaşırtmasın törenler
Unutmuştur Cenneti Leyla’sı nefs olanlar.
Kalbe düşen çıbanı iflah olmaz kaşıyan
Etrafımda bulunan ta başından bilgili
Öyle nüfuz etmiş ki Cemaliyle ilgili
Canımla bir sevdiğim kalbimdeki sevgili
Sinene giremezsem dökülsün cümle dişim.
Azdırırsa dünyanın şu ballı börekleri
Fokur fokur kaynayıp hazırda bekler kazan
İflah olmaz dediler kırkından sonra azan
Dökülür cümle yaprak esince kalbe hazan
Kork tekrarı olmayan seyrettiğin filimden
Bırak deme mahşere tut sevgili elimden.
Tarihin sandığından çıksa da üç beş kelek
Taşı sopayı bırak göreve hazır melek
Ana yurda açılır bez dediğin her belek
Tufanla sinmeyecek bu Ay Yıldızlı Bayrak.
Verileni der ancak alimden sayma yozu
Hayat denen öpücük bir cevapsız arama
Tek taraflı hesabı bir, bir sen vereceksin.
Sahibine hürmeten el uzatma harama
Dünyada ektiğini ahrette biçeceksin.
Mansur’un ummanında sensiz gelirsen dara
Sen bir ulu çınar ol ben ise dalında kuş
Sen dört mevsim bahar ol ben ise uğruna kış
Al. Sende yok et kanım ömrüm olsun hep yokuş
Zamanımız çok daha şimdi evme diyorsun.
Vücut mağarasında aydınlat güneşim ol
Güzel İNSAN
saygı ve rahmetle , ruhun şad olsun..