Adnan Deniz Şiirleri - Şair Adnan Deniz

Adnan Deniz

Vefa bir gün bir köprüde vefasızla karşılaşırlar. Hemen başlar ağzı laf yapmaya, vefasızın. Çok yorgunum, vefa der, beni sırtına alsana.
Der ki, vefa--"Pek makbul biri değilsin. Beni görmesen, pekâlâ yürüyecektin. Çıkart cehrendeki o maskeni, adam ol, birazda yürüsene kendin.
Vefasız derki---Kolay mı sanıyorsun vefasızlığı, vefasızlık benim görevim. Bilsen her yanım yoruluyor, rol kesmekten. Olamıyorum bir türlü kendim.
O bencillik yok mu vefa! Beni bu hale koyan bencillik yok mu, bizi biz olmaktan çıkaran.
Vefa dedi ki--Bilmek gerekir kıymetini iyiliklerin. Açken bir ekmek vereni, karnımız doyunca itmek değil. Bütün var olanı beraberce Paylaşmak, birlikte yemek gerekir.
Ama dedi vefasız---Kurnaz olan yaşıyor bu hayatta, hadi söyle vefa, biz kurnaz olmayalım mı? Hayatı çok mutlu yaşamayalım mı?

Devamını Oku
Adnan Deniz




Ve yol biter,
Bütün herkes
Kavuşur sevdiğine.

Devamını Oku
Adnan Deniz

Zamanın birinde dünyada çok garip şeyler oluyormuş. Nerden geldiği bilinmeyen bir mikrop insanları zar ağlatıyormuş. Öyle bir mikropmuş ki bu, tuttuğunu hasta ediyor yatak yorgan yatırıyor, tuttuğunun nefesini kesiyormuş.
İnsanlar bir hoş olmuş, çaresiz, perişan bir şekilde yaşıyor, velakin kimse kimseyi göremiyormuş. Hep uzaktan bakar olmuşlar insanlar birbirlerine, uzaktan düğünlere hayırlı olsun diyorlar, uzaktan taziyeler diliyorlarmış.
Kimse kimsenin öldüğünden ya da evlendiğinden hiç haberleri olmuyormuş, Hiç kimse hiç bir şeye şaşırmıyor. Bu zaman da herkes her şeyi olağan görüyormuş. Herkes birbirinden korkuyor, hiç kimse birbirine yaklaşamıyormuş.
Sonunda insanlar hasta olmuşlar, üstelik bir de işsiz kalmasınlar mı? Açlık başlamış insanlarda. İşe güce gidemez olmuşlar insanlar, buldukları ile yetinmeye çalışıyorlarmış. Mikroplar ise dalga geçer gibi yayıldıkça yayılıyor, insanlara hava atıyorlarmış. Birde isim koymuşlar kendilerine güya koronavirüs ’üz diye saçmalıyorlarmış.
Toplaşmışlar bilim insanları, nasıl yeneceğiz bu mikrobu diyorlarmış. Uzun uzun düşünmüşler, hem de nasıl bir iş bu diye? Minnacık bu mikrobu mutlaka yeneceğiz diyorlarmış.
Çalışmışlar bilim insanları, gece gündüz demeden çalışmışlar ve sonunda aşısını bulmuşlar bu pis mikrobun. Mikropsa hala durmuyormuş. Yayıldıkça yayılıyor, yerinde duramıyormuş.

Devamını Oku
Adnan Deniz



Yağmur durdu. Zaten çoktan beridir yağmuyordu. Islananlar ıslanmış, Sel sularında sürüklenenler, sürüklendikleri yerlerde kalmıştı.
Oralardan geçenler, yağmur sularına basmamak için, atlaya atlaya geçiyorlardı. Sürüklenenlere
Kimseler bakmıyor, herkes kendi durumlarını yaşıyorlardı.
Adam, yağmurda çok önemsediği şemsiyesini

Devamını Oku
Adnan Deniz



Yağmur yağarken o güzel saçlarına
Bütün ruhun sanki üryan eder şemaline
Yanıp yakılırken ben senin o haline
Dönüp bakarım saçımdaki ak’larıma

Devamını Oku
Adnan Deniz



Yağmur yağarken o güzel saçlarına
Bütün ruhun sanki üryan eder şemaline
Yanıp yakılırken ben senin o haline
Dönüp bakarım saçımdaki ak’larıma

Devamını Oku
Adnan Deniz



Dışarda yağmur yağıyor şu anda
Bir serçe kuşu çok ıslanmış.
Ne çok çaresizliğimiz var bilsen,
Kimi pencereden bakıyor

Devamını Oku
Adnan Deniz



Yağmur gelince,
Titrek ışıklarını geri çekti
Kızıl saçlı güneş.
Ateş etti deli gibi,

Devamını Oku
Adnan Deniz



Elif Teyzemizdi o,namı değer deli Elif derlerdi ona. Kocası işe gidince, gezmediği konu, komşu kapısı bırakmazdı kapı senin, bu kapı benim diyerek hep gezer dururdu.
Yine öyle günlerden bir gündü Elif teyze için.
Pilavı pişirmiş, yağını yakmadan gitmişti gezmelere. Nasıl olsa herifi gelmeden yakıverirdi yağını pilavın.
Elif teyzenin beyi erken gelmişti o gün eve. Hemde çok acıkmıştı. Ocağın üstündeki kazanı gördü kocası. Dayandı pilavı yemeğe. Nerdeyse bitirmişti kazandaki pilavı. Bir de uyku çökmüştü ki deli elifin kocasına. Gitti yattı karyolaya. Yatış o yatış, mukadderat işte, ölmüştü eşi elifin.

Devamını Oku
Adnan Deniz




Suskun
Saatlerce dinlediğim
İç sesimden

Devamını Oku