Söndürdüm aşkınla yanan ateşi
Küllendi, yürekte közün yok senin
Battı artık bu sevdanın güneşi
Hayalimde gülen yüzün yok senin
Kendi ellerimle sardım yaramı
Gönül düştün bir sevdanın narına
Solarsa güllerin kabahat senin
Damla damla yaşlar göz pınarına
Dolarsa gücenme kabahat senin
Gönül evin yandı, gönül bağın da
Tevafukla bir gün geldik göz göze
Yıllar sonra sohbet edip ayrıldık
Oturduk bir kırık banka diz dize
Hatır sorup veda edip ayrıldık
Aslında bu kadar kolay olmadı
Her sözünde bin bir sitem duydum da
Birkez olsun kaşımı çatmaya kıyamadım
Her türlü elemiyle tıka basa doydum da
Köhne gönül tahtımdan itmeye kıyamadım
Olur da bir sözüme belki darılır diye
Bu canım yoluna kurban ne demek
Basıp da geçtiği taşa kurbanım
Değil gözlerine bin kere ölmek
Ben ondan dökülen yaşa kurbanım
Şöyle dursun saçlarını taramak
Peşinden koşmaktan yoruldum artık
Çekmediğim sitem, nazın kalmadı
Girme düşlerime, hayalimden çık
Yüzünü görmeme lüzum kalmadı
Kabuğunu açma gönül yaramın
Yâre söylenecek ne çok söz vardı
Sus dediler, susturdular mezarcı
Yazılacak çok şiir, ne çok söz vardı
Hepsine bir mezar kaz be mezarcı
İçimizde kalan hevesimize
Mezarcı, dağ başına kaz mezarımı
O yâr yanımdan gelip de geçsin
Billâhi söylemem ahüzarımı
İsterse yüzünü asıp da geçsin
Gelsin mezarıma göreyim yüzünü
O bilmezdi.
Ben her gece sokağından geçerdim
Akşam olur, el ayak çekilirdi sokaktan
Zamanı gelirdi tek kişilik vuslatın
Yürürdüm yâre doğru, başı önde ve yorgun
O bilmezdi,
Medet umulmazmış kış güneşinden
Bir ömür tükettik yârin peşinden
Biçare yandık bu aşk ateşinden
Ateşi söndüren kar olmaz imiş
Adını anarsın her an her yerde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!