Öyle bir hikayeydi,tozlandıkça tozlanan
Okunmayalı çok olmuş bir yalan
Tut ki,burasıdır belki hüznümüzün yarası
Tut ki,seninde gülüşün vardır belki, umutsuz parçalanan
Duman,duman yakıldım yamacında;
Dağın gölgesinde,senin önünde,
El titrek,ateş sönük,gönül uzak.
Bir yangına müjdesi var sesinin,
Sözlerin varsa da,rüzgara bırak.
Ve burdayız içindeyiz hüznün;
Kör balkonlardan bakarken geriye,
Ne çok bırakmışız bıktıklarımızı,
Ne zaman ki küssem tütüne,
Ne zaman bıraksam ciğerimi önüne,
Soluduğu kadarmışım ben,
Şimdi bana neden böylesin diyorsun;
Nasıl olduğumu bilmiyorum,
Kötülük,iyilikten bir harf fazla.
Söyle,fazla mıyım,eksik miyim?
Kimin için varsın diye sorma;
Uzundan bir ip doladım geceme
Ölüm kaygısı ve senin kaygın, yokluğun,suskunluğum hepsi içiçe
Öylece uzuyor
Çözemedikçe bağlanıyor anılar, yollar ve kapılar kapanıyor ardında sen olmadan
Bir ince ip,dolanıyor geceme
Üstünde yürüyen binbir çelişki,her seferinde düşüyorsun
Usulca sokulup geceye kayboldu huzur;
Bir kuru sigaranın tadı neyse,oydu,
Dumandı,ateşti,
Bitme demeden gitti.
Kimin neyi var,aldı götürdü,
Dilin tadını,canın ahını.
Rastlamak mümkündü sana
Ki rastlamak diye bir şey yoktu aslında
Nerde ne zaman soramadım hiç
Keşke rastlamamak bu kadar kolay olsa
Olmayan bir şey için onca çaba
Duvarlardan akıyorum
İki baharlık ömrümüz
İki satırlık yazılarda yok oldu
Resim çiz hasret rengiyle
Kaz dağlarının etekleri olsun kavuşmamız
Sen İğneli bir çam, üzeri mavilikle dolu
Ben bir kavak, umudu varlığımız kadar ulu
Hıçkırığımızı tutmak gibiydi,
nefes almıyorduk
Bir hüzünden diğerine belki bin sevgi taşıyorduk
Saatin bi önemide yoktu
Kimleri vurduğu,nasıl çaldığı hayatı
Kim gösterir adaleti bilirim,
Beni tartar terazide,kefede.
Ben,hep onun çakeriyim;
O ki,kefede beklediğim,
O ki,herzaman dinlediğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!