Yokluğunun serinliğiydi, kavrulduğumuz gün
Hatrımızı bir kenara bırakıp üşüyorduk
Biraz ötede güneş,biraz beride sen
Seni seçtikçe,kavruluyorduk
Yeni düşmüştük hatırlıyorum
Hergün gözlerinden öptüğüm hasret,
Olmasan bugün kalbimde,unutsam...
Gitgide çıksam zindanından,kaçsam...
Firari olsam; vurulsam alnında,
Kurtulsam yarım kalmış voltalardan...
Ömrüme bu kadar gün biçiyorsun;
Bıraktım artık,ne eskisi gibi su içer keklik,ne de avcı bırakır silahı
İdam sehpasında aptalı oynamak gibi birşey bu
Suçum yok yere vuruldum belki, suçum olmasada,su içmek aptallıktı
Teninin esmerliği karışıyor geceye
Senden esiyor bu gecede rüzgâr
Kumun zerresini taşıyamazsın;
Bastığın yer bulaşır sana o gün,
Kavgaya tutuşur üstünde toprak,
Sürgün eden nedir,anlayamazsın.
Aynanı kırma; kendini gören çok,
Ne güzel birbirine karışıyordu renkler,
Maviden sarıya,yeşil doğuyordu güneş.
Ne güzel bakıyordun sen,
Bir yanın zeytin karasıydı,o da gözlerine eş...
Güneş erken batıyor;
Talia söyle bana,nedir bileyim
Uzaktan kestiremem yüzünü biliyorsun
Kalbime girdiğinden beri görmüyor gözlerim
Bütün iklimleri yaşadım yokluğunda
Talia senmi geldin
Baharı önüne sereyim
Dağıldı bugün en anlamlı siyah;
Yollar toz topladı gitmem için,
Ne umudum olmadı ki benim,
İki kuruşluk,üç ekmeklik.
Bütün günlere sakladı kendini;
Saatime dadandı hüzünlerim,
Uzun uzadıya bir bekleyiş,
Serin kanlar içinde masum.
Nefretim kahpedir sokak ortasında,
Ağlamasına kulak verin.
Dinleyin kaçıncı geceye gebe bu düş;
Doğacaksa güneş ışıktan başka,
Duman,duman yakıldım yamacında;
Dağın gölgesinde,senin önünde,
El titrek,ateş sönük,gönül uzak.
Bir yangına müjdesi var sesinin,
Sözlerin varsa da,rüzgara bırak.
Ve burdayız içindeyiz hüznün;
Kör balkonlardan bakarken geriye,
Ne çok bırakmışız bıktıklarımızı,
Ne zaman ki küssem tütüne,
Ne zaman bıraksam ciğerimi önüne,
Soluduğu kadarmışım ben,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!