Kan akardı gölgelerden
Güneş söndüğünde soğurdu cesetler
Düşüyordum yavaş yavaş
Bir tek o vardı tuttu ellerimden
Bana kızana kızıyor
Benimle ağlıyordu
Deniz gözlerine bürünmüş,ince ve serin
Kim koydu ki adını yalnızlığın,dalgalarla boğuşurken
Bir banamı uzanır gölgelerin
Gözlerin bu kadar kişiyi boğarken...
Vurdular.
Dört bir yanı duvar.
Fırtına kopuyor içeride.
Ne sen varsın yalnızlığım da
Ne de yalnızlığımdaki sen
Tenha bir şehirde.
Kan kırmızı
Kolumu kaptırdım
Alnım döküldü toprağa
Kim çaldı yazımızı
Kim bıraktı kursağımızda
Neden doymadık
Bulut siyah,bulut beyaz
Ardından sen bakarsın,ömrüm anlamaz
Soğuk mektupların düşer eşiğe
Yüzlerce kalem izi,hepsi birbirinden kurnaz
Yanılmışım,gerçek yalanları dinlerken
Neden yazdıkların vazgeçtiklerinden az?
İsmimi bile yazmayı unuttum
Gözlerini görmeyince gözlerim ağrıyor
Nedir beni böyle yapan?
İzahı zor sevmelerim mi?
Sensizlikten önceki halim bu benim
Bugünde bulutlar birleşti bizim için
Bulduğum gibisin hâlâ
Koynunda sevmemeler dolu
Alnında kadersiz yaralar
Her duruşun küfür ediyor sanki bana
Gözlerin yuvasız şeytan
Aralandıkça kan kusuyor dudakların
Yüzülmüş bir deniz düşün;
Canı alınmış,gök küsmüş,
Uzak kalmış mavisine,
Gözünde kıyısı ölmüş,
Boş yere çırpınışları,
Vuruyor sandal dibine.
Meyveyi ağaca geri verdim;
Hiçbir şey benim değildi,
Elimdeki taş,elimde yasak,
Susamış kalmışım,
Derdim bir kuru yapraktan,
Ağır,sancılı bir pasak.
Gökyüzüne bakmakla başladı herşey;
Önce uçmayı öğretti gözlere, rüzgârı yaşamayı,
Sonra,düşmeyi ve vurulmayı.
Riyakâr bu hayat dediğin;
İki yüzlü olacaksan eğer,
İkisine de bakmayı bileceksin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!