Bekle, sabret zaman sana armağanlar getirecek
Hayal edip, anmaktan çok çekindiğin mevsimlerden.
Hislerini hep kördüğüm eden derdi bitirecek
Ayırd ederek ismini sevmediğin isimlerden.
Kızma, küsme kaderine sevinçli günler çok yakın
Esrarengiz tılsım gibi gel diyor
Buseler, alevli dudaklarından.
Havai aklımı, öp de çel diyor
Buseler, alevli dudaklarından.
Bakışların kanun, gözün ney gibi
Ayrılık eylülü ilkbaharımın
Güllerim kaç kere Ekim’e kaldı.
Bitmez serenadı yâre yarımın
Yarım umutlarda yıkıma kaldı…
Gözlerim, söylenen hüznün bestesi
Gördüğünde bakmıyor, yüzüme gülmüyorsa…
Görüyor da perişan hâlimden bilmiyorsa…
Baktığında gözleri her şey bitti diyorsa….
Hırçın dalgalar basar gönlümdeki limanı
Çâre yok, acılara yelken açma zamanı.
Şu, her bir damlası
lav damlası olan gözyaşlarını…
-rengini kızıl güllerin renginden almış
üzerinde acılardan izler kalmış…
dökmesen olmaz mı?
Mahzunluğun hicrânını yaşayan yüreğime;
Anadolu, Anadolu
Ana kadar baba dolu
Kimi bulmuş uygun yolu
Kimi arar çaba dolu.
Aldatan çok sihir allı
Mânâ erlerinin dem sürdüğü zamanlardan…
Geçmişi bugünlere taşıyan, limanlardan…
Bir mâbet ki; benzersiz, ebediyyen kıblegâh!
İbâdet edenlerin ruhları olur âğah.
Bu ayna yalan söylüyor
Bu yüz yüzün olmamalı
Canında sevgi ölüyor
Bu yüz hüzün dolmamalı.
Baskında kalmış limanın
Gittin vedâ etmeden, döndün hiçbir habersiz
Bitti deme boş yere, bu aşk asla bitmedi! ...
Anlamsız gönül koyman, kahırlı sözün yersiz
Getirdiğin hediye, hiç hoşuma gitmedi.
İçimdeki dert var ya, hem zorlu hem devâsız
Bir şehir ki; âlemde yoktur dengi, benzeri
Baygın baygın, herkesin ona bakar gözleri
Bakışları mest eder, tutuşturur özleri
Sevdiğine kendini tam verir bu şehir
Sevmediğine acı, gam verir bu şehir.
Bu arkadaşı tanımıyorum