Ölüm kalım meydanlarında
Top sesleri, tank sesleriyle
Açtık dünyaya
Sanma diğer gözler gibi
Gözlerimizi
Örümcek yuvası olan kâlbimi
Sevdin, güller açan bağa çevirdin
Kuru dere gibi yavan kâlbimi
Yağdın, aşk akan ırmağa çevirdin.
Küskün, bıkkın, yorgun, yılgın haldeydi
Beklerim tetikte, dikkatim seste
Her tarafta kar, kış; duygular ayaz.
Seslenir uzaktan bir buruk beste
Bakışları sarar renkler, bembeyaz.
Karlı duyguların acıdan rengi
Ben annemi tanımadım,
Annemde beni…
İmrendim, hattâ kıskandım çok kez
ana kucağında
mışıl mışıl uyuyan bebekleri.
Büyük bir zevkmiş,
Keşke hiç olmasaydın; başlamazdın, bitmezdin
İçimde tedâvisiz özlemler bırakarak…
Eğer gerçek sevseydin, böyle çekip gitmezdin
Ağlıyorum içime, resimlere bakarak…
Varlığınla işgalde, yokluğuna mahkumum…
Aşk denen sonsuz deryaya
Düştüm ama çıkamadım
Ayrılığın surlarını
Ne yaptıysam yıkamadım.
Her şeye rüya dediler
İnanın ki hâlimi beter etti ölmekten
Bana bir şeyler oldu, hep onu düşünmekten.
Eridi tunç benliğim, hayaller kura kura
His kaynağım kurudu, hislerimi gömmekten.
Üstün ile uğraşma...
Astın ile dalaşma...
Ayaklara dolaşma...
Akıllı ol akıllı! ?
Emredilen neyse tut! ?
Acı ara vermiyor
Mutluluk...zaman zaman.
Menzile, göz ermiyor
Kılavuz kara duman…
Ağlar, inler sevdâlı
Ben sevenler mahallesi
sevdâlılar caddesinin
âşıklar sokağındaki
kimsesizler çıkmazında
kaçıncı kez terk edilmiş
avutulmuş hayallerle
Bu arkadaşı tanımıyorum