Kim diye sorarsanız bir gün?
Anadolu’nun anasız kuluyum ben.
Açmaya yüz tutmuş bekleyen,
Çınar ağacının dalıyım ben.
Kinim olmaz kimseye, dost bilirim,
Sitem değil, gözyaşlarımın dökülüşü arkandan,
Tam aksine umutlarım.
Nefret değil uzaktan sana göz ucuyla bakışım,
İçimde beslediğim baharım.
O kadar masum değil, hüzünlü bakışların
Yüreğimi parçalayan düşman oklarım.
Ey gönlümün kırlarında gezen maral,
Götür her şeyini,giderken sakın iz bırakma.
Bu alemde olsan da şatolarda kral,
Senin gönlüne uzanan açık yol bırakma.
O yolun yolcusu olurum elbet yine bir gün,
Duydum ki bir hadise varmış
Kurumları yalakalar hemen sarmış
Hakkın, adaletin yerini torpil almış
Torpili de haktır diye yazar olmuşlar
Gün geçmez ki aşınmaya kapı
Yine hüzün, yine yağmurlu bir gün
Islansam bir türlü, ıslanmasam bir türlü
Kokar toprak, buram buram gözümde
Koklasam bir türlü koklamasam bir türlü
Dökülür gül bahçemin yaprağı
Karlı gönlümün ebedi maralı,
Geçtiğin diyarlar yara izi.
Aşk odu teni sardı saralı,
Leyla ile Mecnun andı bizi.
Bizim için sözler döker oldu dutlar,
Gurbette hissettim bu duyguyu ,
Bizim eller gibisi var mı ola?
Görüyorum her gün rüyamda binayı,
Derin koyakta daha kar var mı ola?
Dağlarında açar bin bir çiçek,
Aşkın kalbimde kök saldı bir anda,
Zaman bu kökleri yıkar sanma.
İsmin kazınmış şuursuzca, zihnime
Zaman bu izleri siler, atar sanma.
Elinle aşkımıza bul bir çare.
Garip bülbül, erkenden yuvadan uçma,
Kanadın kırılıp yere düşersin.
Konmak için dikenli güller seçme,
Ayağın takılır dile düşersin.
Söyleme türkünü, hemen şafak vakti,
Bu şarkıyı sen gidince dinliyorum,
Alıp yanına götürsün beni diye.
Bir Nevbahar günü düşerken dalımdan,
Rüzgâra kapılmadan belki tutarsın diye.
Bu şarkıyı bu bahçede dinliyorum,
Feryat eden bülbüller de öğrensin diye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!