Yıllar sonra geldim mezar başına,
Selvinin gölgesi düşmüş taşına.
Yerin cennet olsun, yat, rahat uyu,
Aldırma sen gözlerimin yaşına.
Niye çabuk geldi acı haberin?
Görüntüler ağıt gibi,
Bakıp bakıp ağlıyoruz.
Evler çöktü kâğıt gibi,
İçin için yanıyoruz.
Yayvan temel atıyoruz,
Ayda değil, yılda değil, her zaman,
Seni anıyoruz Aziz Atatürk.
Yas tutmasak bile her 10 Kasımda,
Yine yanıyoruz Aziz Atatürk.
Seni bulduk her İstiklâl Marşı'nda,
Nerde benim kekik kokan dağlarım?
Nerde benim keklik öten bağlarım?
Suçlu gibi duruyor bu topraklar,
Etrafıma bakıp bakıp ağlarım.
Ne ağaç var, ne çalı var, ne gül var,
Sevdamız gürbüz olsun,
Yolumuz dümdüz olsun.
Gece uykumuz gelir,
İşimiz gündüz olsun.
Yâr, o ne hoş bakıştır,
Öldürür de ölmez ölüm,
Genç, yaşlı dinlemez ölüm.
Hep ansızın geliverir,
Zamanı hiç bilmez ölüm.
Ne gönül bilir, ne hatır,
Hayat acımasız, kaderim zalim,
Hislenip taşarım zaman içinde.
Kahretse de beni perişan hâlim,
Şiirle coşarım zaman içinde.
Islandım yağmurda, yürüdüm karda,
Davulumu vura vura
Mani attım dura dura
Geldi mubarek ramazan
Kalkın bakalım sahura!
Davulumun ipi beyaz
Ayşe ile söze girmiş,
Bir benzerlik bulup yermiş.
Atmış, tutmuş, veriştirmiş,
Zeliş beni eleştirmiş.
Bir damlacık oluşurum,
Bir çocuk olayım, yatır dizine,
Bir anne gibi bak, bir masal söyle.
Sevgiyi, şefkati takın yüzüne,
Bir anne gibi bak, bir masal söyle.
Güneş uyandırır, hasret yandırır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!