Havanda su döve döve
Her geçene söve söve
Rakı şarap bırakmadın
Meyhanede içe içe
Akıllısın biliyorum
Anlat gerçekleri gizlemek uğruna
Hayallerle avuttuğun insanları
ve de dünyalarını
pembelere boyadığını
üç satır yazıyla şair olanı
Bir çift göz görürsen sana aşina
Bil ki bakan gözler benim sevgilim
Bir dönüş sezersen geçmiş yıllara
Seni çeken hisler benim sevgilim
Simsiyah saçlarım beyazlasa da
Ne beyazım ne de sarı
Ayrılmayan bir insanım
Ben öndere tapmam ama
Yürüdüğü yolundayım
Göstermelik giyinemem
Bizim sevdamız yol gibidir
git git bitmez.
Yol bitmedikçe,
sevdamızın sonu da gelmez.
Biz, sevdamızı uçkurumuza değil
yüreğimize yazdık.
Dilleri dilim değil
gözleri gözüm değil
elimi uzattığımda
tuttuğum eller el değil.
Yabancıyım bu koca şehirde
Çavuşescu'nun sarayına
Okuyunca adam m’oldun
Dili kırık cahil adam
Bu millete imam m’oldun
Aklı kayıp cahil adam
Su aklamayan derelerde
Ellerin zincirin zoruyla
duvarın tecavüzüne uğradığında,
elektriğin suyla birleşip
seni vurduğunda.
Hele, o şeytanın üçlendiğinde,
beşlendiğinde
sokakların arasında
kaç kurşun yedim Celiloy
yalancılar dünyasında
bin cana geldim Celiloy
hızırın önü kesilmiş
Gülen yüzüm taşa döndü
Ocak söndü Cemo kirvem
Gönlüm dağa taşa küstü
Gülemem ki Cemo kirvem
Cemo'yu vurmuşlar diye
Yusuf Ziya Leblebici....Çok değerli bir insan ve şair.Geç te olsa kendisini tanıma fırsatı bulduğum için mutluyum. Şair değilim ama şiir okumayı seven birisi olarak şiirlerini değerlendirdiğimde, her konuda ve büyük bir ustalıkla yazılmış dizeler görüyorum.Büyük bir zevkle okuyorum.Beni çeken yönü ş ...
Bizim yaşımızdaki insanlar genellikle ağır ama anlaşılır şiirlerden hoşlanır. Çünkü kendimizi bu şekilde buluyoruz.
Laf ebeliği yapıp şiirlere renk verme telaşı içinde olanların aksine 'Türkçe' yi iyi kullanan şairler ve onların şiirleri hakettiği değeri alır.
İşte Yusuf Ziya Leblebici de ...
Senin ve kaleminin yolunda her beraber yürümeyi arzu ediyorum.
Sen bana göre şairlerin içinde farklı bir yerdesin. Lütfen bu yerini koru üstadım.