Ne günler gördün sen daha
Boşa sallama Murtaza
Tüfeğinde fişeğin yok
Atma boşuna Murtaza
Ne derdin var ne de çilen
onlar ki, oyuncakları alınınca ellerinden
İki gözü iki çeşme ağladılar
Babalarının paçalarından tutup
Yeni oyuncak için yalvardılar
Yürüdüler;
Bir gün kapın çalınabilir acı acı
Gelen, ne misafirdir ne de postacı
Dalından kopan diğer yapraklar gibi
Savrulabilirsin üfürülen rüzgarlarda
Düşüncen avuca sığmasa da
Aşkımız bittikten sonra
Bir rüya gördük diyelim
Biz bizi bildikten sonra
Arkadaş gibi sevelim
Sen yoluna ben yoluma
Bırak kalsın kadehler ortada
Devrilsin şişeler eskisi gibi
Dökülmüş ne varsa toplama
Ağır işçiliğe soyunup da
Beni bir daha aldatma
Denizinde kum olsaydım
damarında kan olsaydım
gittiğin bu patikada
ayakların ben olsaydım
yüreğine koyup beni
Denizinde bir balık
Sahilinde bir dalga
Bir martı bağrıyanık
Olsaydım be İstanbul
Beyoğlu'nda bir cadde
Babasız büyüdün benim dizimde
Sen benim yavrumsun ben bir anneyim
Eğittim yürüttüm ata izinde
Gittin de dönmedin ben ne edeyim
Acıyı vermedim kötü günümde
Haram değil hak görecek
Tenimde bir zar isterim
Beni benden çok sevecek
Ben olacak yar isterim
Gül yanında dikenine
Senin avuçlarında
bana sunduğun bir ışıktı umut.
Seninle geldim bu güne
seninle gideceğim yarınlara.
Sen yüreğimde
daha nice umutlara
Yusuf Ziya Leblebici....Çok değerli bir insan ve şair.Geç te olsa kendisini tanıma fırsatı bulduğum için mutluyum. Şair değilim ama şiir okumayı seven birisi olarak şiirlerini değerlendirdiğimde, her konuda ve büyük bir ustalıkla yazılmış dizeler görüyorum.Büyük bir zevkle okuyorum.Beni çeken yönü ş ...
Bizim yaşımızdaki insanlar genellikle ağır ama anlaşılır şiirlerden hoşlanır. Çünkü kendimizi bu şekilde buluyoruz.
Laf ebeliği yapıp şiirlere renk verme telaşı içinde olanların aksine 'Türkçe' yi iyi kullanan şairler ve onların şiirleri hakettiği değeri alır.
İşte Yusuf Ziya Leblebici de ...
Senin ve kaleminin yolunda her beraber yürümeyi arzu ediyorum.
Sen bana göre şairlerin içinde farklı bir yerdesin. Lütfen bu yerini koru üstadım.