Taş duvarla çevirmişler dört yanın
Hukuk işlemiyor sende ey Metris
Bir asırı buldu sürüyor şanın
Hukuk işlemiyor sende ey Metris
Haklar korunmadı, kıyıldı sende
Yüreğimden kopan rüzgâra eğil
Ağzından çıkan öz olsun söz değil
Sözlerinde bana ateş yanmasın
Gözlerinde kanlı yaşı görmeyim
Uzaksın şu dağın doruğu kadar
Özgürlük marşını göklere salıp
Deniz Mahir İbo’ya dinletelim
Özgürlük Marşıyla yollara dalıp
Deniz Mahir İbo’ya dinletelim
Biz devrimci önderleri biliriz
Yakın olacaksa tanrıya adam
Şerden medet ummaz şuurlu kadem
Bırak silahını adem ol madem
Yazık bu topluma insana yazık
Nedir bu şeriat denilen hicap
Çiçeğim sol yanım hasta
Kin pusuda namlu pusta
Sevgi ile barış yasta
Oğul saçın lüle lüle
……..Hep oynayın güle güle
Yolum düştü İstanbul’la
Sarışın esmer güzeller
Sürme çekmiş ince kaşa
Sarışın esmer güzeller
Boyun bükük mavi göze
Al eline şeker gibi
Yut içine çeker gibi
Yum gözünü sarıl bana
Hayalinde koklar gibi
Yusuf Ter 05.10.06
Çocukluk düşleri kurdu... Gün geldi evlendi, çoluk çocuğa karıştı... Lokmalar yetmez olmuştu.
Hayalini kurduğu dünya çok başkaydı. Bahar gözlerinde hep çiçekler açıyordu. Göç etmedi köyünden, her işte çalıştı, yılmadı. Evde bekleyen çocukları kıyamadığı yari vardı, gözleri..
Gidişiyle hüzünlenen gelişiyle neşelenen, sevinen bakışlarıyla eşine olan karşılıksız vaazla bir şey istemeden yuvasında ocağını tüttüren bir eşti..
Tarlada tapan sürmek kırları yeşertip harman kaldırmak bağ bozumu ki, kışa yaklaşan iklimler neden dört mevsimdi onun için.. Baharın başlayan ekmek kavgası kış gelmeden bitmesi gerekti, kışın iş olmazdı.
Kapıyı açtı dışarıya baktı; her zamanki gibi yer ve gök yüzündeki mesafeyi ölçmek istedi.
Yedi kat yerin altı, yedi kat gök yüzünün üstü diye düşündü. Çocukları koştu babaların ardı sıra sarıldılar iki yandan da bacaklarına, bırakmamacasına. bırakacaklardı Babaları lokma peşine düşecekti.. Artık karar vermişti; kışında çalışacaktı, evine ekmek getirecekti..
(Hiciv)
Menfaat çıkarcı yobazlarımız
Halklarını satan yazarlarımız
Adam olmayacak bu yozlarımız
Sözlerini yutan yazarlarımız
Karardı yine etrafım
Ortaya çıktı zaafım
Yedi beni yine gafım
Neyleyim ah dertli başı
İçti beni dem yerine
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...