Işıkları olmayan bir şehir gibiyim geceleri,
içimde, yalnızca seslerinden birbirlerini tanımaya çalışıp,
karanlıkta, tanımadıkları kişilere istemsizce çarpan, nazik insan ölüleri var,
Kaybettiği şeyi aramaktan vazgeçmiş, kurak, dul bir eksiklik bu,
Ne bileyim, çay içmek, denize bakmak olsa uzun ve gereksizce,
sarılıp uyumak olsa, karanlık bir gecede ışıklı bir dişiye,
müstakil gecekondular dır Benim sevinçlerim,
tapusuz, kadastrosuz,
her an,
içinde yıkılma korkusu barındıran!
herkes bazen,
bazen, herkes hepsi,
biri, birazcık bazen,
bazen, hepsi biri,
bir ikincisi yok birinin bazen,
bazen, olmayan bile eksi...
bir sigara içip öyle yatarım
uyumak yok!
uyku yok!
yatmak var ya, ona da şükür
sigaram var ya, ona da...
kaldırıma, banka bürünürüm
Çizgili satırlar da başlıyor yokluğun;
Yere saçılmış bir nar gibiyim,
Her yanım Dağınık;
her tanem, ayrı bir semtin de ömrümün,
Ama sen bir tanem,
Hadi git;
İplerini getir bütün gemilerinin,
Bütün denizleri olduğun şehre bağlayacağım!
Gidenler en çok kendini anımsatıyor,
ne gariptir ki, gelenler de öyle
ben bir yokluğu delicesine seviyorum tanrım,
ama neyin varlığı bu,
önümde bir papatya,
koparsam solacak,
dudağın dan patlayan bir ilk okul şiiri değildi,
bir yalandı sevgilim
seveyim mi, söveyim bilemedim,
bende gittim...
ne gecelerim den haberin var,
ne gündüzlerim den,
bir minare selasının sessizliğin desin,
daha iç, daha derin sus,
bu sessizliğine, sesin bile değmesin..
Şu kıssacık ömrümde,
uzunca bir ölüm bekliyor beni,
Belki sen gelince ölürüm,
Belki, sen gelmeden önce,
Belki de, ölmeye devam ederim hep,
sen hiç gelmeyince...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!