Ey Sırtlan sürüsü! Leş kargaları,
Terk edip gidin, artık buraları.
Öksüz koydunuz, köy, ova, dağları,
Gidin de yaşasın yurdumun insanları.
Yeter ağlatmayın, garip ana bacıları.
Aradım, dolaştım bunca diyarı,
Bulamadım o nazlı yâri.
Geze geze oldum arı,
Güle çiçeğe sorsam ne fayda.
Baharınan yeşermiş bağlar,
Ağaçlar çiçek açtı,
Turnalar gelip geçti.
Koyun kuzusuna koştu,
Yaz oldu hala sen gelmedin.
Ekinler başak oldu,
Geçti ömür kervanı,
Kalmadı dizim dermanı.
Savruldu gönül harmanı,
Sana ne söyleyim yıllar.
Kesildi ekmeğim aşım,
Bir yanı gül, bir yanı çiçek açmış.
Siyah zülfünü gerdana saçmış,
Ela gözlerine sürmeler çekmiş.
Salını salını gider hayırsız.
Bakmaya kıyamazdım gözüne.
Seni gördüm güneşte, ayda,
Akan suda, coşkun çayda.
Yeşil çimen, güllü bağda,
Seni gördüm seni...
Seni gördüm doğan yıldızda,
Kimine soğan ekmek yedirirsin,
Kimine bal kaymak yedirirsin.
Kimini yalın ayak gezdirirsin,
Ah para, ah para
Garibi düşündürürsün kara kara,
Namerde açtırdın elimi,
Siyah saçımın akeyledin telini.
Genç yaşımda büktün belimi,
Zalim yoksulluk, hayin yoksulluk.
Ne dostluğun belli senin,
Mal mülk yüzünden,
Nefsine esir olan,
Ana babaya söven,
İçi çürümüş, ne caniler gördüm.
İnsanlıktan nasibini almayan,
Sana gönlümü vermiştim,
Senden ayrılmam demiştin.
Her sözüne inanmıştım,
Uyuttun yalanla beni.
Baldan tatlı sözlerinle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!