Dönmeye karşı bir yorgunluk bendeki
Ay , dünya, evren dönmeyin artık bir durun
Avuç içine sürtülüp, son enerjisi kullanılan pil
Kahvesi bile kar etmez bitkinlik
Laktik asit birikimi değil, endorfin eksikliği
Tırnaklarını koparırcasına top peşinde koşan çocuktan
Kulağımda çocukluktan kalma eski sesler
Hepsi bir iç ses olup işlenmiş benliğime
Güneş yanıklı çocuklardık
Elimiz yüzümüz kara olsa da alnımız aktı
Sırtımıza sevdiğimiz futbolcuların formalarını alamasak da
Lütfu da kahrı da hoştur Eyvallah tepesinin
Liyakatle çıkılır o makama
Yanana, yanılana, İbrahim'i yakmayana Eyvallah
Rahmeti bekleyen çiftçiyim, ahiretin tarlasında
Kuruyan boğazımdaki, düğümü çözen ne?
Hesap karıştı
Gündüz mü gece miydi alacaklı olan
Kör noktasında dolanıyorum kaderin
Kimseler uyanmadan ayak tıkırtılarıma
Yedi fil biblosu sıraladım iriden ufağa
Ben dileklerime, dileklerim sana tutsak
Leblebi tozu yiyip ıslık çalan çocuklardık
İyi, kötü, çirkin olurduk dudaklarımızı büzerek
Jilet keskinliğinde sabah
Kulakları kavlatan rüzgar
Isındı ıssız sokaklar fiyakalı ıslığımla
La Gomera halkını kıskandırırcasına
Diyorum ki
Bileklerine kadar basma fistan giyin
Menekşelerle bezenmesine gerek yok
Saçlarına bir taç yapayım
Papatyalar olmasına gerek yok
Bir patikada ardından yürüyeyim
Camın iki yüzünde gibiyiz
Önümüz buğulu
Arkamız puslu
Göz göze ve bakışamayan
Ten ve can gibiyiz
Gönül bir bilinmez evren
Sevince rotası şaşar, olamaz gezgin
Hayallerimiz de vardı, deniz gibi engin
Sayamadım bu düşen kaçıncı cemre
Soramadım takvimlere, bu kaçıncı mevsim
Dur durak bilmez çıbanımın başı
Kötülüğün mor entarili üvey anası
Kaptanı batırır kendisi batmaz
İçimi kemirir, hiç aç yatmaz
Azmış hörgüçlünün ağız suyu
Kin dostu, mücadele postu
Ömür engebeli arazisinde akar arkadaş
Çalı çırpıya takılmadan yatağımızı kendimiz çizmeliyiz
Bildiklerini denizde damla sayanlara tutunmalıyız ki
Bilmediğini bile bilmeyenlerin girdabına kapılmayalım
Üretmeden tüketenler çillenir arkadaş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!