Yurdagül Özay Şiirleri - Şair Yurdagül Özay

Yurdagül Özay

Öz Cennetim vatanımın sınırlarını
Çizebilirim size
Çam yeşili havasından tut da
Ta gök mavisine dek
Güzel memleketimin

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Gönülden gönüle giden bezirgân
Sevda dolu ömrü ucuz satar mı?
Gönül sarayında eğleşen şu can
Onun bu sırrına akıl yeter mi?

Bir kahır rüzgârıdır

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Öğretmenlik kutsaldır hep onurlu yaşarız
Yarıştayız son hızla uygarlığa koşarız
Sarsılmaz bir inançla aydınlanır yarınlar
Her kıvançta tasada biziz güçlü adımlar

Işığa umudadır hedefimiz andımız

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Hüsnün o vasfını bilirim elbet
Sığındım Mevlâna mahviyetine
İster kabul buyur istersen reddet
Sığındım Mevlâna mahviyetine

Meyil verdi gönül o gülzarına

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Gecenin en güzel yerinde asılı
Yine her zamanki gibi hayalîn
Üstüme örttüm yalnız akşamları
Bastım bağrıma ellerimle
Sana tutuklu yüreğimi
Birazdan sıralanır duvarlara

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Sensiz geçen her gün bil ki bin asır
Aşkına tutuklu gönlüne esir
Ecelin elinde değilim cesur
Şu canın çelikten kafesi sensin

Sevda dolu gözler öylesi suskun

Devamını Oku
Yurdagül Özay

İyi bir insan nasıl olmalı? Diye bir soru sorulsaydı bana, “Duyarlı bir gönle sahip olmalı” diye tereddütsüz cevap verirdim. Çünkü vurdumduymaz, duyarsız bir gönülde sevgiyi, saygıyı aramak olanaksız gibi bir şey… İçinde bulunduğumuz toplumun mekanizması duyarsız insanların yasalarınca işler duruma dönüştüğünden, her gün binlerce yürek yaralanmakta, binlerce insan manevi işkenceler içinde ezilmekte, çeşit çeşit maskelere bürünmüş insanların karşısında korkularımız da gün gün büyümekte.
Hayattan ne beklediğimiz ve hayata nasıl baktığımız gerçekten çok önemli. Sevecen, saygılı, anlayan, paylaşan ve sevgiye değer veren insanlar ancak mutlu toplumları oluşturabilir. Üstelik hayatta hiçbir şey, bir insana rağmen vazgeçilmez değildir. Hayatı ve insanları yanlış algılamamızın tek bir nedeni güzellikleri değil de, kusurları gördüğümüzdendir. Bu kişiler, bilgi sahibi olmaktan ziyade fikir sahibi olmaya heveslilerdir.
Yunus Emre, bir şiirinde “ Bize rahmet yerden yağar” diyor. Yerden yani insandan. Vaktiyle öyle miydi bilinmez ama gördüğümüz kadarıyla ne yerden yağdığı kesin ne de gökten. Mutsuzluklarla dost olalı beri yaşadığımız dünyayı bile unutup yeni dünyalar kurmuşuz. Özellikle Sen-Ben çatışması içinde, sevgilere cinsiyet kaftanını giydirip nefis gözüyle bakar olmuşuz. Oysa Hacı Bektaşi Veli “ Muhabbetin dilinde erkek dişi sorulmaz” demiyor mu? Sevmek en güzel sanatken, bu ayırımın dostluklarda hiçbir yeri yoktur. Düşündünüz mü hiç? Hangi lisan gönlü gönülde ağırlar. Dostun dostta aradığı ses hangi lisanda ruh bulur sevgi sözlerinin haricinde. Üstelik yaşadığımız yılları ayakta tutabilmenin en önemli maddesi vefa ve dostluklarımız değil midir? Ve yine bir Hint düşünürü “İnsandan büyük gerçek yoktur” demiş ve bu büyük gerçek, Sait Faik Abasıyanık’a “İnsanı Sevmekle Başlar Her Şey” dedirtmiştir.
Demek ki insanlar sevginin içinde eridiği değerde yüceliyor ve sevgi oranında olgunlaşıp değer kazanıyor. İnsanların gerçek dostları bulunsun, ömrü uzun ya da kısa olmuş ne fark eder, yeter ki birbirine denk olsunlar. Dost dostunu anlar, karşılığı hep sevgi saygıdır alışverişlerinde. Çünkü her veriş bir alıştır. Bir gönderirse iki geleceğini bilir. Şunu hiçbir zaman unutmayalım, toplum özü sözü bir, samimi, sevecen, saygılı, dinamik değerleri ile ayakta durur. Huzur ve güvenle hayatlarını sürdürürler. Sen, ben, o yani biz böyle toplulukları hayal ediyorsak, önce kendimiz bu kimlikleri taşımamız gerekir. Adil ve dürüst olmak gerekir. Gururdan, kibirden, nefretten uzak durmak insan olarak taşımamız gereken önemli vasıflardır.
Bazen küçücük bir iyilik bile büyük felaketleri engelleyebilir. Cebimiz gönlümüze uymasa da, dilimizi uyduralım. Sakınmayalım gönlümüzdekini gönüllü vermekten. Özellikle sevgi ve saygı sunmaktan kaçınmayalım. Var olduğumuzu başka varlıklara da hissettirelim. Gönlümüz sevgiden gururumuz başarıdan vazgeçmeyeceğine göre insanları kaybetmenin değil, kazanmanın yollarını arayalım. Kaybederek zamanı kazanamayız. Karanlığa takılan, karanlığa tutulan bütün sitemleri, bütün korkuları, görünen, görünmeyen sebepleri vicdanımıza kezzap döküp yakan, kuşkularımız, güvensizliğimiz ve de sevgisizliğimiz değil midir? Yüreğimizdeki dostlukları öldüren, hoşgörüden yoksunluğumuz değil midir? Varlığımızı inkâr mayınlarıyla patlatan ve bizi isyanların içinde bırakan da odur. Oysa sevmek ve sevilmek kadar günahsız olan bir duygu var mıdır ki, var olduğumuz bu dünyada.
Zarafetten kanat takan, erdemli, tatlı dilli özbenliğini ortaya koyan insanların yaşadığı toplumu oluşturmak çok mu zor. Aslında hiç zor değil. Güzele ve güzelliklere yakın olanlar ebetteki içini ve dışını da güzelleştirir. Bir söz vardır “insanların ne olduğu dilinin altında saklıdır” diye. Dilimizin altında kendimizi zor duruma sokacak sözler yerine, gönülleri ısıtacak, kaynaştıracak sözler salkıyalım. Çünkü sevmeye o kadar çok nedenimiz var ki. Hayatın bizi bezdirdiğini düşünmek yerine, nefes alışımızın bile büyük bir servet olduğunu düşünerek yaşamak daha iyidir.

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Gönlüme yâr diye seçtiğim sırdaş
Gönlümden gönlüne köprü kuruldum
Özüm sözüm birdir güven de yanaş
Çağlayan su idim gayrı duruldum

Gönül perişandır yaktı kendini

Devamını Oku
Yurdagül Özay


Gam değil çeksem de senden zahmeti
Ben sana kulluğu ululuk bildim
Bir senden dilerim senden himmeti
Ben sana kulluğu ululuk bildim

Devamını Oku
Yurdagül Özay

Niye gönül benim sözü dinlemen
Satsak canı yoktur aşkın dirhemi
Şu derdime derman ol gel diyemem
Hançeridir onun sana merhemi

Ne verir ki sana acıdan vâri

Devamını Oku