Giderken dönerim diye gitmiştin
Zaman mı değişti sen mi değiştin
Ölsem de bu sevda bitmez demiştin
Zaman mı değişti sen mi değiştin
Yürekte sönmeyen volkan gibiydik
Sana sığınırdım gecenin mateminde
Bir müridin şeyhine sığındığı gibi
Coşan gönül çayım senin içindi akardı
Aynalarda gördüğüm gözler
Senin için bakardı
Sendin zamanın her türlüsü
Ben bu memleketin çocuğuyum
Yüreğimde ölçüsüzdür sevdalarım
Tükenmeyen inancımı toprağın sabrından almışım
Bu yüzdendir sınırsızlığım sonsuzluğa
Hele bir gözü pek mavilerde görün beni
ATATÜRK
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN, aramızdan ayrılarak ebediyete dâhil oluşunun 70’inci yıl dönümünde, O’nu her zamanki gibi saygıyla anıyoruz. Yıllar geçtikçe O’nun düşüncelerinin değerini daha iyi anlamaktayız.10 Kasımlar bizim için matem günü değildir artık.
Biliriz ki; O’nu anlamak, bugünlerde birbirimize daha sıkı sarılıp, birlik ve beraberliğimizin bütünlüğünü koruyarak geleceğimize güvenle bakmaktır, ayrıca bu uğurda her türlü fedakârlığa hazır olmak demektir.
O’nun düşüncelerini taşımak; kişisel çıkar ve ihtirasların etkisinden uzak bir şekilde ulusumuz ve vatanımız için çalışmaktır.
O’nun fikirlerini benimsemek; mutluluğu, yalnız kendi ülkemizde değil, tüm insanlığın barış içerisinde yaşamasında arayacak kadar insan sevgisiyle dolu olmak demektir. İşte tüm bunlar Atatürk’tür. Biliyoruz ki; Atatürk bir tarihtir, Atatürk her şey demektir.
Gözüme gönlüme çile doldurdum
Bilmem kaç mevsimi sensiz soldurdum
Yaşayamam derken geçen yıllarda
Ben beni kalbinden nasıl kovdurdum
Bilmem sensiz ne yaparım
Sevda kitabında adım okundu
Başka bir aşk bana umut verir mi?
İlmek ilmek ömrüm sana dokundu
Başka bir aşk umut verir mi?
Sendedir gönlümün ömür fermanı
Aşamadım dağlar duman
Gel de yârim beni kurtar
Söz geçmiyor felek yaman
Gel de yârim beni kurtar
Zehir olur yesem aşım
Faydası yok kor olup ta her gün yanmaya
Yol ver gitsin yol ver günlüm vefasız yâre
Gece gündüz kahır içip küsüp dünyaya
Yol ver gitsin yol ver gönlüm hayırsız yâre
Derman olmaz yaramıza derdi çeksek te
Öyle geceler vardır ki korkuyla beslenen
Ölüme yakın hem de çok yakın
Öyle günler vardır ki saatlerin saatlere benzemediği
Çaresizliğin acımasızlığın dişlerini geçirdiği
Hele de öyle anlar vardır ki
Perişanlığın bin bir çeşidinin sergilendiği
Bir bahar soluğunu teninde hissettiğin bir zamanda, büyülenişin biçimsiz lezzetinin dolaştığını hissedersin kanında. Kıpır kıpırdır için ve yüreğin dalga dalga bir ihtişamın içinde derinlerde ta derinlerde yüzerken takılıverir kaleminin ucuna çünkü bahar soluğu sihirli bir imbik gibi aşk iksiri akıtmıştır yüreğine. Mevsim aşk mevsimidir, günlere damgayı vurmuştur sevdiğin. Durulur mu artık bundan sonra. Mutluluktan sarhoş olmuş dizelerin raksı başlayacak birazdan satırlarda. Her kelime pür neşe içinde kalem izlerinde bin bir mana arz edecek sevdiğini anlatırken.
Cümleler bir çift kanat takıp duygularına sevdiğinin yüreğine uçuracak seni. Çam yeşili ormanın serinliğinden tut da, ta gök mavisine dek senindir artık dünya. Konuştur artık Temmuz güneşini, ilkyaz akşamlarına çivilediğin bakışlarını anlat. İstersen bulutlara yoldaş tut gözlerini, dolu dolu olsun sevdiğinle, kirpiklerinden set yap düşürme damlasını bile, kendi denizinde yolculuğa çıkma zamanıdır şimdi.
Şimdi kaleminden şiirler düşecek “sensin” tınısında şarkılar yarışacak. Gece ve gündüz özlemle başlayıp özlemle bitecek ama sen yine de korkusuzsun karanlığa karşı, korkusuzsun kendini onda yok edecek kadar. Yağan, kar olsa da içini ısıtacağını bilirsin, bilirsin sadece ateşin seni üşüteceğini. Bir armağan gibi düşünür, korursun, kollarsın, siper edersin kendini. Ne mesafeler kâr eder sana ne de imkânsızlıklar. Başka bir rüyaya bile izin vermez uykuların. Adı dilinde bir yemin gibi saklı can içindeki can candan öte bedenindeki yangın kordan beter
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!