Sözlerin süslüdür ama dilin kirlidir
Gözlerin süslüdür ama fikrin kirlidir
Ellerin süslüdür ama tenin kirlidir
Şeklin süslüdür ama rengin kirlidir
Dilin süslüdür ama zikrin kirlidir
Fikrin süslüdür ama ilmin kirlidir
Geçmişten gelip
Bağıra bağıra susmak
Özgürce çağlayıp
Haykıra haykıra susmak
Fırtına olup esmek
Bir köylüyüm ben, toprak kokar tenim
Törpü gibi pıtır pıtır nasırlıdır ellerim
Rabb'im ne lütfederse o olur nasibim
Azı da çoğu da O'dan bilir, şükrederim
Aklıma düştü, sandıktan bayrağımı çıkardım
Biz gönül meydanında aşka ermişlerdeniz
Taptuk Dergahını maskeni etmişlerdeniz
Dünyevi aşkı bir kalemde silmişlerdeniz
Doğru yolu, Hakk'ın yolu bilmişlerdeniz
Ben bu cihana gelirken ölüm ile varoldum
Keskin demir madeni toprağından yoğruldum
Vuruşurken öldüm, ölürken şanla vuruştum
Tarihe ve zamana Türklüğümle iz vurdum
Şekerliğin içinde, şekerin tadı yoktu
Zehir versen elinle, baldan farkı yoktu.
Dayanılmaz oldu dediğimde hasretim
Elime geçti sabır kokulu tespihim
Her tanesine güzel adını nakşettim
Yüce Mevladan sadece seni diledim
Yaşamaktı, uğruna nefes alışımda
Ağzı kanla bilenmiş aşk, gelip saplandı yüreğime
Şifa niyetine hüzün bulaşmış, yara melhemine
Alın yazım gibi, karanlık büründü uzun geceme
Kalbimden gelen sevda kelimeleri sıkıştı dişime
Gözümle gördüğümü, rüyamda görsem inanmazdım
Satır satır adım adım
Tarihin ne ana caddesi
Ne ara sokağı kaldı
Gezmediğim
Ecnebi tarihçileri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!